SİYASET VE HARARET…

Yaz mevsiminin yarattığı sıcak dalgalarla birlikte nem yüksekliği siyasette de harareti beraberinde getirdi anlaşılan.
Hoş; ülkemde zemin, her şartta kaygan,her şartta hararetli zaten.
Siyaset seviyesi, üslubu ve ilgi alanları o kadar banal ki; tiksinti duymamak mümkün değil.
Ben ne çalarsam onu dinleyeceksiniz diyen ozanlar topluluğuna amade olmuşuz.
Aynı teraneyi her gün, her hafta ,her ay, hatta her yıl seve seve dinleyip alkış tutma zorunluluğumuz var aslında.
Sıkıyorsa aykırı bir ses ver, bak ne oluyor o zaman.
Yalan mı?
İşte geldiğimiz nokta bu.

(İfademi mazur görün lütfen)…
Bu millete don biçenlerin donundan her tür pislik akıyor ama kimse bunu dillendiremiyor.
Neden?
Savaş çıktı da haberimiz mi yok.
Esaret prangaları boynumuza takıldı da farkında mı değiliz?
Neden o zaman?
Neden hiç bir sıkıntıyı özgürce dillendiremiyoruz?
Saltanat sürmek ve saltanat yalakaları üretmek marifet sayılacak
aykırı söylem ve eylemlerde bulunmak suç olacak öyle mi?
Düzen böyle mi işlemeli?
İçeride havayı bu iklimde estireceksin, dışarıya hava durumunu çok farklı okuyacaksın, yok öyle yağma.
Kara bulutlar tepemizde dolaşacak ve biz bunu görmezden geleceğiz her yeri günlük güneşlik olarak kabul edeceğiz değil mi?
Bu mahkumiyet değil de nedir o zaman?
Yahu kardeşim, arkadaşım, dostum senin aklın fikrin yok mu?
Senin olup bitenleri tartacak bir vicdan, bir akıl terazin yok mu?
Görecek gözün, gözlüğün yok mu?
Olup bitenleri ,oynanan kirli oyunları boşa çıkartmanın zamanı gelmedi mi?
Gelmedi mi dostlar?
Geldi de geçiyor, dönüşü yok bunun artık, hem vallahi hem de billahi.
Geçip giden bu ülkenin geleceğidir.
Aklımızla ,zekamızla ve tüm benliğimizle maytap geçiyorlar.
Sizler rahatsızlık duymuyor musunuz?
Şamar oğlanına döndük milletçe.
Kişiliksiz, karakteri zayıf ve anlayış yoksunu olmak ve bunu hayatın normal değerleri içinde görmek hiç bir şeyi sorgulamamak utanç verici değil mi?
Utanç verici olmasına, utanç verici elbet.
Lakin şu lanet olası çıkarcılık anlayışı olmasa.
Çıkarlar peşinden koşan ve çıkarlara tüm değerlerini satan zihniyet olmasa.

Siyaset sınıfta kalmıştır,siyasetçi güven telkin edememektedir.
Millet Hak’kın ve Aklın yanında saf tutarak kendi geleceğini kurtarmalıdır.
Bu yaz da siyasette kuraklık var tıpkı kışta ve diğer mevsimlerde olduğu gibi.
Kendi geleceğimizi başkalarının eline ve insafına bırakamayız.
Günahıyla sevabıyla korkmadan yılmadan katılımcı olmakla kararan dünyamıza ışık olabiliriz.
Konuşan , tartışan ve sorgulayan bir Türkiye kazanır.
Bir kardeşiniz olarak ben böyle düşünüyorum..
Ya siz…?
Saygılarımla….

Zeki Şanlı
1967 İskenderun doğumlu.Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi İstatistik Bölümü mezunu.