Nedeni ne olursa olsun, hangi etkenle ilgili bulunursa bulunsun, gaz genelde çok can sıkıcı bir olaydır. Hemen her toplumda, bebeğin gazı ile başa çıkmak için çeşitli yöntemlere başvurulur. Bu yöntemler, yörelere ve topluluklara göre çok farklıdır. Bazıları, çeşitli bitkilerden yapılmış ev ilaçlarını tercih ederler. Bu amaçla, çeşitli tıbbi ilaçların da sıklıkla kullanıldığı olur.
Halk arasında bebeklerin gazlanmasına karşı kullanılan ilaçlar bir kaç gurupta toplanabilir. Bunlardan bir kısmı düz kasları gevşeterek barsak duvarındaki gerginliği ve spazmı azaltmayı sağlayanlardır. Geçici olarak, gaza daha serbest bir hareket olanağı sağlayan ve bu yolla bebeğin ağrı ve ağlamasını hiç değilse bir süre için azaltan etkilerine rağmen, bu türlü ilaçların sadece barsak kas ve sinirlerini değil, vücudun diğer organ ve fonksiyonlarını da etkileyecekleri göz önüne alınmalıdır. Böylece bütün vücudu ilgilendirebilecek sakıncalara neden olabilecekleri hiç bir zaman unutulmamalıdır.
Diğer bir kısım ilaçlar ise bağırsaklarda biriken gazların fiziksel olarak emilmesi suretiyle azaltılmasını hedef almaktadır. Kömür tozu ve benzerleri gibi bu amaçla kullanılan bit maddelerin büyük gaz kitlelerini ortadan kolayca nasıl kaldırabilecekleri tartışılabilir.
Yine bu amaçla değişik ağrı kesici bir takım ilaçlar kullanılmaktadır. Gaz sancıları gerçek anlamda bir ağrı olmadığına göre, bu İlaçların gaz üzerindeki etkileri de şüphe İle karşılanabilir.
Böylece, etkileri sadece bağırsaklar üzerinde sınırlı kalmayarak bütün vücudu ilgilendirebilecek bir takım ilaçların, aslında gelip geçici, ve genelde zararsız bir sorun için kullanılması çok da akılcı bir yaklaşım olarak düşünülmemelidir. Bu amaçla kullanılan ev ilaçlarının ne şekilde etkili olacakları da kesin olarak belirlenmiş değildir. Zararsız da olsalar, birçoğunun içerdiği etkin maddelerin her zaman ayni tür ve ayni miktarda olması beklenemez. Bu yüzden, değişik bebeklerde farklı etkiler yaratmaları söz konusu olabilir.
Bütün bunlar böyle olmakla beraber, bu soruna yönelik bir takım yaklaşımları tümüyle dışlamak da mümkün değildir. Bebeğin bu kadar sıkıntılı ve yardıma muhtaç görünen böyle bir durumu karşısında bir annenin elini kolunu bağlayıp oturması da beklenemez. Zararsızlığı kesin olarak bilinen birtakım bitki özlerinin sınırlı bir şekilde kullanılması çocuğun sorununa tam olarak etkili olmasa bile, en azından anneye ve çocuğa bakanlara, onun için bir şeyler yapabilmiş olmanın tatmin ve rahatlığını verebilir. Bu yolla annenin güveninin artırılması ve sıkıntılarının azaltılması dolaylı olarak bebeğin de rahatlamasına ve gaz sancılarının azalmasına yardımcı olabilir. Aslında gaz sancıları için kesin bir tedavi söz konusu olmadığına göre, nasıl olsa bebek dört aylık olduktan sonra gaz sıkıntılarının kendiliğinden biteceği ve her şeyin yoluna gireceği güvencesi annelere verilmelidir. Bebeklerin gazlı oldukları dönemlerde, yukardan beri sözü edilen çeşitli etkenler tek tek gözden geçirilmeli, önemli görülen unsurlar üzerinde durulmalı ve düzeltilmeye çalışılmalıdır. Sağlıklı ve dengeli bir ruhsal düzene sahip olmak, kendini ve bebeğini dengeli bir şekilde beslemek annenin ilk hedefi olmalıdır. Besinlerin hazırlanmasının, bebeğin kendisini ve çevresini ilgilendiren temizlik ve hijyen koşullarının üzerinde titizlikle durulmalıdır. Bebeklerin yatış durumunu değiştirmek, onu daha çok yan tarafına veya karın üzerine yatırmak ve karnına ve ayaklarına ısıtılmış bezler koyarak, bağırsaklardaki gazın serbestçe hareket etmesine yardımcı olmak mümkündür.
Bütün bunları yaparken amaç bebeğe fayda sağlamaktan çok ona herhangi bir şekilde zarar vermemek olmalıdır. Şimdiye kadar gaz yüzünden hiç bir bebeğin sağlığının olumsuz şekilde etkilendiği görülmemiştir. Ancak, yapılan yanlış uygulamalardan zarar görmüş bebek sayısı hiç de az değildir.
Bebeklerin gazının en iyi ilacının annelerin sabır ve soğukkanlılığı olduğu asla unutulmamalıdır.
BESLENME
Besin maddeleri vücudumuzun yapı taşlan ve enerji kaynağıdır. Tek bir hücrenin bölünüp çoğalmasıyla milyonlarca hücreden oluşan doku ve organların meydana gelmesi, gerektiğinde bunların onarılıp yenilenmesi, vücut yapı ve işlevinin ömür boyunca ayakta tutulabilmesi besinler sayesinde mümkün olur. Vücudun çeşitli streslere ve hastalık etkenlerine karşı savunulması, görünen ve görünmeyen pek çok işlevin şaşılacak bir düzen içinde sürüp gitmesi için gereken enerji yine besinler aracılığı ile sağlanır. Denilebilir ki, yeterli ve dengeli bir beslenme, var olmanın ve yaşamanın tartışılmaz önkoşuludur.
Bilindiği-gibi büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu dönem çocukluk dönemidir. Bu dönemde vücut yapı ve işlevleri, çocukluktan erişkinliğe doğru sürekli bir değişme ve gelişme içindedir. Bu nedenle beslenmenin çocukluk yaşları için daha da özel bir önemi olduğuna şüphe yoktur.
Ayrıca bir bebeğin dış dünyaya verdiği ilk mesaj beslenme içgüdüsü ile ilgilidir. Çocuğun uzun süre dış dünya ile kurduğu tek ilişki de beslenme aracılığı ile olmaktadır. Bu yüzden, bir çocuğun beslenme dürtü ve davranışları ile, bunlara göre düzenlenen yaklaşım ve uygulamaların, onun daha sonraki, kişi-çevre ilişkilerine modellik ettiği de söylenebilir.
Bir çocuğun beslenme ile ilgili gereksinimleri ve beslenme sırasındaki davranışları günden güne değiştiği gibi, anne de çocuğunu beslerken daima değişik bilgi, adet ve alışkanlıkların etkisi altındadır. Ayrıca beslenme ile ilgili yaklaşımlarında ekonomik ve psikolojik etkenlerin, de önemli rolü vardır.
Bütün bu nedenlerle, çocukların beslenme sorunları çok yönlü ve çok karmaşıktır. Bu yüzden, beslenme konusunda yorum ve uygulama hatalarıma çok rastlanır.