DOKUNMAYIN!

kösem gap
Hakikaten bazen garip işler yapıyoruz..
Garip demek doğru değil.
Saçma daha yerinde olacak galiba.
Saçmalık laflarda kalsa çok büyük sorun değil belki, ama kalmıyor.
Artık kafalara sirayet ediyor..
Akil insanları yazdım ya geçenlerde..
Ben olumlu baktıkça, birileri yüklenmiş..
40 yıldır sanatını, yüreğini takdir ettiğimiz insanlar, bir anda bölücü oldu..
Kamu meydanında onlara dayak attıkça, atıyorlar..
Tek amaçları ‘barışın’ dilini konuşmak olan aramızdaki bu insanları, adeta idam sehpasına çıkardık..
Kadir İnanır’a, Lale Mansur’a bir küfür edilmediği kaldı..
İşte Orhan Gencebay..
‘Akil İnsan’ olmayı kabul ettiği için yapılan hakaretler onu üzmüş, hatta yatağa düşürmüş. Hülya Koçyiğit de benzer duygulara sahip..
Ne oluyoruz beyler?
Oysa iktidar tarafından aydın insanlara bir direktif verilmediği halde, barışı isterken samimi olarak farkındalık yaratmaya çalıştılar..
Avukat Bülent Akbay’ın da dediği gibi, “Türkiye konuşmaya başladı.”
Hatta, “barış, demokrasi ve özgürlük” gibi olguların tartışılabildiği bir ortam doğdu. Bunun neresi kötü?
Akbay, “Artık şiddetin dilinin dışlandığı ve barışın dilinin konuşulduğu toplantılara ve etkinliklere ihtiyacımız olduğu anlaşılmıştır” derken haksız mıydı? Ülkenin en önemli sorunlarından biri olan çatışma ortamını ortadan kaldırmak için; “ne yapılmalı” sorusunu sormak suç mudur?
Akil heyet elini taşın altına koydu diye, hain midir?
Daha geçenlerde ‘diyalog’tan nefret ediyoruz diye yazdım..
Doğru ya.. Dinlemeyi bilmiyoruz!
Akil heyet bundan sonra ağzıyla kuş tutsa, yaranamayacaklar..
Çünkü birileri şartlanmış..
10 yıldır memleket bölünüyor diye sesleniyorlar..
Onlar seslendikçe, AK Parti iktidar olmayı sürdürüyor..
Niye acaba? ‘Muhalefetin yol haritası yok’ diye olmasın!
Oysa, halen Doğu da bizim, GAP da..
Rüya görenler de, avuçlarını yalayacak!
Hatırlayın; Suriye de göz koşymuştu bir zamanlar..
Haritada ‘Hatay toprağını’ sahiplendiler ya..
Onlar bizim dedikçe, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, biz huzurla Hatay’da yaşamayı sürdürdük.. Bugün ne yapıyoruz?
Suriye’ye sahip çıkıyoruz!
Biz böyleyiz işte.. Çabuk unutuyoruz!
Dün Işın Çelebi’nin bir makalesini okudum..
Özal döneminin en parlak bakanlarından biriydi.
Şöyle diyordu:
“-Güneydoğu’nun gözden çıkarılması mümkün değil.. Bu, Fırat ve Dicle’nin, 22 barajın, GAP’ın gözden çıkarılması anlamına gelir. Türkiye sudan vazgeçemez, Bunu tartışmaya bile açamazsın.”
Bu kadar açık ve net..
Mümkünatı yok!
Türkiye buraya yıllarca bütün kaynaklarını, emeğini, alınterini akıtmıştır.
Fırat, Dicle ve GAP, Türkiye’nin bütünlüğünün omurgasıdır.
Vazgeçilmez ve tartışılmaz!
Bölünme olsa yıkılır ortalık! Ankara bunu bilmiyor mu?
Ama birileri çıkmış, halen goygoyculuk yapıyor..
***
Dün sevdiğim ve saygı duyduğum bir işadamı ile sohbetimizde şöyle diyordu:
“- Sıfatlarımızın önündeki etiketleri kaldırabilirsek..”
Devam etti:
“Ben şöyleyim, ben buyum, diye başlayan böbürlenmelerden kurtulabilsek..”
Haksız da değildi.. İnsanız neticede!
Gücü bir takım sıfatların gölgesinde yaşamak, eşitliği sağlar mı?
Hoşgörü bunun neresinde?
‘Biz’ demeyen, diyemeyen karakterlerle sürekli dövüş halinden kurtulamayacak mıyız?
Diyalog diyoruz, olmuyor..
İstişare diyoruz, kimse dinlemiyor..
Barış süreci diyoruz, küfürler yığınca..
Nereye kadar?!
Böyle mi barış dilini konuşacağız?

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.