Önce Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Daha özgür, daha eşitlikçi, daha güçlü, daha müreffeh bir Türkiye dileğiyle, İskenderun’da son bir hafta içinde ne olmuş bir bakalım.
Geriden gelelim..
Cumhuriyet Bayramı töreni coşkuluydu..
Geçen yıllara nazaran; Türk Bayrağını kapıp, sahile koşan insanlar yoğunluktaydı.. Tatilin etkisiyle de, meydanlar dolup taşmıştı..
Müthiş gururlandım..
Ancak aynı gün.. Saat 14.00 sularında CHP’nin de yürüyüşü vardı..
Atatürk Anıtı’na geldiler.. Her 29 Ekim’de yenilenerek büyüyen azim ve kararlılıkla; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşları başta olmak üzere, kahraman şehit ve gazilerimizi şükranla andılar..
Büyütülecek bir şey var mı? Hayır!
Neticede, Cumhuriyet coşkusu ‘gösteri’ değil, bayram edasıyla kutlanıyor..
Bırakalım da, bayramı bayram gibi kutlasın insanlar..
Yasaklarla, Ankara Ulus meydanının ne hale geldiğini Türkiye gördü..
Ortalık savaş alanına döndü, memnun musunuz?
Anlıyorum ki, yönetmeliklere takılıyoruz..
Hatta, yönetmeliği okumayan yöneticilerin keyfi uygulamalarına maruz kalıyoruz. Neden mi?
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Bakan Günay, “mülki idare amiri, belediye başkanı ve garnizon komutanının dışında, milli bir günde bir kuruluş çelenk koymak isterse, o gönüllülüğü engelleyecek bir hüküm yoktur yönetmelikte” diyordu..
Ne demek bu?
Bir yasaklama söz konusu değil..
Olsaydı, dün saat 14.00 sularında İskenderun’da biber gazından durulmazdı..
Anıta yürüyen kalabalıkla, polis çatışmıştı..
Peki, Ankara’da yasak olan şey, neden İskenderun’da serbest..
Çünkü, İskenderun’da yöneticiler yönetmeliği doğru okuyor da ondan..
Çünkü, hiç kimse..
“Olaylar çıkarsa bunun sorumlusu kim olacak?” demiyor..
“Haklarınızı sokaklarda mı alacaksınız?” diye sormuyor.
“Bunların amacı Cumhuriyet değil, karışıklık çıkarmak” sözleriyle dikine gitmiyor. Yasak koymuyor!
Polis gerekli önlemi almış..
İnsanlar, Türk Bayrağı’yla Atatürk’ün huzuruna çıkmış..
Kime ne?
TAK DİYE SÖYLEDİ, ŞAK DİYE OLDU!
Cumhuriyet Bayramı iyi, güzeldi de.. Kurban Bayramı’nda ‘halk’ bayramlaşması nasıldı? Cevap veriyorum:
– Neşeli ve coşkuluydu..
Hava güzel olunca, keyif desibelinde bir patlama oldu..
Hazır, Adalet Bakanı Sadullah Ergin de İskenderun’dayken, Belediye Başkanı Yusuf Civelek fırsatı kaçırmadı..
Karaağaç ve Nardüzü’nü sordu..
Her iki beldenin, İskenderun’da kalmasını isteyince Bakan Ergin, “Başkanım tak diye söylüyorsunuz, yukarıda şak diye yapıyorlar. Önemli konularda gerekli hassasiyeti gösteriyoruz. Sınırları problem etmez ayrıştırma meselesi yapmazsak sorunların daha çabuk çözüleceğine inanıyorum. İskenderun ve Antakya’nın bütünlüğünün bozulması gibi bir durum söz konusu değil. Kimsenin bu konu üzerinden ayrışma söylemini gündeme getirmesinin fayda getirmeyeceğini düşünüyorum” diye konuştu.
Şimdi düşünüyorum da..
İskele için Ankara’ya giden..
Su şebekesi için Ankara’da kamp kuran..
Çöp fabrikası için Ankara’ya mekik dokuyan Başkan Civelek, ‘Tak’ diye söyledikleri, ‘Şak’ diye olurken.. Bugün Nardüzü ve Karaağaç’ın konumu için Ankara yollarını unutmuş gibiydi?
Bakan Ergin, İskenderun’a gelmeseydi.. Başkan Civelek, bu talebini nereye taşıyacaktı merak ediyorum doğrusu..
Kaldi ki.. Bakan Ergin, AK Parti İlçe Teşkilatı’nda yaptığı konuşmada, “TBMM’ye giderken, birkaç beldenin içinden geçiyorum. Bir tarafta 20 kat imar izni var. Diğer tarafta 2 kat.. Çarpık yapılaşmaya karşı, hizmet ve yatırımlar, beldelerin gücünü aşıyor” diyordu..
Görüyorum ki.. Benzer sorunlar İskenderun’daki yöneticilik anlayışına da ters geliyor.. Burada yasal hakkı olana bile ‘yatırım’ olanağı sunmakta zorlanan insanlar var.. Kentin bir sokağı 5 kat, bitişik yanı ise iki kat imarla sınırlı..
Bakan Ergin’i anlamak zor değil..
Haklı konuşuyor.. Büyük düşünüyor..
Ama anlayana..
Çünkü, İmar Revizyon Planı’ndan sözeden Belediye Başkanı Civelek, yanılmıyorsam bir ‘erteleme’ durumuyla karşı karşıya..
Yanlış duymadınız.. “İmar Revizyon Planı, Aralık’a kadar bitecek” diyen Başkan Civelek, yanıldı..
Son grup toplantısında, planın yeni yıla yetişmeyeceğini duyurdu..
Görünen o ki, Bakan Ergin gibi davranmadı..
‘Tak’ diye söylediği ‘şak’ diye olmuyormuş!
Bize de.. Başkan Civelek’e “Peki ya siz nerelesiniz?” diye sormak düşer!