Zafer Haftası!

Milli Kurtuluş savaşımızı tarihte eşine ender rastlanabilecek bir zaferle taçlandıran, her aşaması eşsiz vatanseverlik ve kahramanlık destanlarıyla dolu Büyük Taarruz’un yıldönümünü en içten dileklerimle kutluyorum.
“Zafer Haftası”nda, milletimize eşsiz zaferler kazandıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, bağımsızlık ve hürriyet uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi şükran ve saygıyla anıyorum.
Ama üzülerek belirtmeliyim ki, kahramanlık destanıyla dolu bu bayramı, içim buruk bir şekilde yaşıyorum..
Sebebi İskenderun’daki kutlama programı..
Dün sabah saatlerinde, Atatürk Anıtı’na çelenkler sunuldu.. Ardından sahilde tören geçidi vardı..
Büyük bir coşkuyla kutlamamız gereken Zafer Bayramı, bir güne sığdırılmıştı..
Zafer Bayramı haftasına ne oldu?
Koca bir hafta ne yaptık?
Yarışmaların, etkinliklerin varlığını işittiniz mi?
Tek bir konferansa tanıklık ettiniz mi? Yok..
Siz buna coşku mu diyorsunuz?
Coşku demişken.. Hatay ASKF’ye teşekkür ediyorum..
Hiç olmasa, her spor etkinliğinde girişimleriyle takdir toplayan Ayhan Dik’in katkılarını görebiliyorum.. 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla sadece ASKF’nin plaj futboluyla buluşturduğu gençlerin coşkusuna ortak oldum..
Bir hafta boyunca, uluslararası düzeydeki plaj futbol sahası ışıl ışıldı..
Ayhan Dik hocamın, Murat hocamın gayreti, özverisi dışında, kurumların gözle görülür bir katkısını göremedim.. Soruyorum;
İskenderun Belediyesi’nin kutlama programında aktif bir rol üstlenmesi, etkinliklerde farkındalık yaratacak girişimlerde bulunması gerekmez miydi?

GÜCÜNÜZ AHMET MÜLAYİM’E Mİ YETİYOR?
3 M Garden’i bilirsiniz.. Fransızlar’ın işgal döneminde yaptırılan, uzun bir süre mezbahane olarak kullanılan tarihi binanın, restorasyon sonrası eğlence mekanına dönüşmesiyle gündeme gelmişti.. İlk günden beri işletmeciliğini Ahmet Mülayim yapıyor.. Soyadı gibi mülayim bir insandır, Ahmet Bey.. Sever, çalışkan kişiliğini takdir ederim..
Anavatan Partisi döneminde İskenderun’da ilçe başkanlığı yapmıştır.. Yalnız, hayatı boyunca siyaseten fanatik olmadı.. Her kesimden dostları, sevenleri vardır.. Candan biridir..
Çok emek verdiği 3 M Garden’le artık özdeşleşmiş bir isimdir.. Güleryüzlüdür..
Ne yazık ki, bu aralar yüzü solgun.. Üzgün!
Çünkü, ilk günden beri sımsıkı sarıldığı 3 M Garden ismi tarih olmak üzere.. Çünkü Ahmet Mülayim, İskenderun Belediyesi’ne ait mülkten çıkarılmak isteniyor.. Gerekçe yok, bilmiyoruz..
3 M Garden’in konuşlandığı tarihi binadan Ahmet Mülayim çıksa, ne değişecek?
İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek ne düşünüyor, merak ediyorum..
Ahmet Mülayim’in yıllardır işlettiği, tek bir olumsuz hadisenin yaşanmadığı, emek verdiği bir işletmeyi yok etmek de nereden çıktı?
Amaç, yandaş bir isme vermekse, söyleyin..
Başka bir projeniz varsa, açıklayın..
Ama durduk yerde, Ahmet Bey’e söylenip, “Yeter artık, çık buradan” demek de insafa sığmaz!
Neticede, kişiler ihale yoluyla belediyeden yer temin ediyor, kamuya açık tesislere para döküyor.. Belediye idaresini bilmem ama, insanların ekmek teknesine el konulması benim vicdanımı rahatsız ediyor.. Madem, seçildiğiniz ilk günden itibaren insanlara sahip çıkacağız dediniz, o halde sahip çıkın!

MECLİSE GEL!
Daha bir ay önce yazdım.. Hatırlayın, Ağustos ayı belediye meclis oturumunun dört gündem maddesiyle toplanmasını eleştirmiş, idareye hitaben “Dört madde fazla gelir, siz iyisi mi, gündemi iki maddeyle sınırlandırın” demiştim.. Sağolsunlar, kırmadılar beni!
300 bin nüfuslu İskenderun’da, iki maddeyi yeterli görmüşler!
Çok bile.. İdare, oturumda fazla vakit kaybı olmasın diye, süreyi de kısıtlı kullanmaya çalışıyor sanki.. Doğru ya.. Herkesin işi gücü var!
Zaten, CHP’li meclis üyeleri bile oturuma 3 gün kala gündemi öğrendiğine göre, yapılacak birşey yok.. İdarenin belirlediği gündem yeterli sanırım..
Meclis üyelerine ne gerek var(!)
Onların fikri, sorumluluğu, proje girişmleri olsa ne olur?
Soran mı var?
Eylül ayı oturumu iki maddeyle biter, biz artık Ekim’e bakarız!

BU MEKTUBU İYİ OKUYUN!
Suriye meselesi üzerinden; Hatay’da oynanan oyunun parçası olmamak için, illa ki sevgi, kardeşlik diyorum ya? Dün bir dostumdan yazı geldi:
Aslında yazı dediğim, bir mektup..
V. Gregorius’un Rus carına yazdığı mektubu, tarihi bilgilerimiz canlansın diye aynen aktarıyorum:
“Türkleri, maddeten ezmek ve yenmek mümkün değildir. Çünkü, Türkler çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Gayet Mağrurdurlar ve İzzet-i Nefis sahibidirler. Bu hasletleri de, dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza göstermelerinden, ananelerinin kuvvetinden; padişahlarına, kumandanlarına, büyüklerine olan itaatlerinden gelmektedir.
Türkler zekidirler ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip olduğu müddetçe de çalışkandırlar. Gayet kanaatkardırlar. Onların bütün meziyetleri, hatta kahramanlık ve şecaat duyguları da ananelerine olan bağlılıklarından, ahlaklarının selabetinden gelmektedir. Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi bağlarını yok etmek, dini metanetlerini zaafa uğratmak icap eder. Bunun en kısa yolu, milli ve manevi ananelerine uymayan harici fikir ve davranışlara onları alıştırmaktır. Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri kendilerinden şeklen çok kudretli, kalabalık ve zahiren hakim kudretler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir. Bu sebeple Osmanlı Devleti’ni tasfiye için mücerret olarak harp meydanlarındaki zaferler kafi değildir ve hatta sadece bu yolda yürümek, Türklerin haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden hakikatlere nüfuz edebilmelerine sebep olabilir. Yapılacak olan, Türklere hissettirmeden bünyelerindeki bu tahribi tamamlamaktır.”
Şimdi anladınız mı, yüzyıllardır düşmanın neyi beklediğini?!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.