Belen’de Terör!

Dağlıca’da 8 şehit, Belen’de 1 şehit..
Başımız sağolsun.. İçimiz kan ağlıyor..
Şehit olan kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum
İşitince, elim ayağım boşaldı.
Gazeteye gittim, 1 saat öylece oturdum..
Sonra düşündüm..
Nasıl bitecek bu?
Şehre inmelerini mi bekleyeceğiz?
Tamam..
Dörtyol’un dağlık kesimlerinde teröristlerin yuvalandığını biliyoruz. Amanoslar’a ne yapsanız yapın. Terörün varlığı ortada..
Ancak, görüyoruz ki.. Belen’e de sızmalar başladı.
Oysa, bu güne dek terör olaylarında adı hiç geçmedi Belen’in..
Acaba neden?
Saldırı noktası bir takım ipuçları veriyor..
Dikkat çeken husus şu:
Arazi arama-tarama faaliyetleri sırasında terör örgütüyle ile çatışmaya giren askeri birliğimiz, o sırada PKK için stratejik öneme sahip bölgeye operasyona gidiyor. Çünkü, artık herkes biliyor ki.. Askerimiz, terör örgütü PKK’nın uyuşturucu sevkıyatı yaptığı, kaçakçılıkla beslendiği ve PKK’lıların Suriye’ye geçiş olarak kullandığı Amanos Dağlarının Arsuz, Belen ve Kırıkhan güzergahını uzun zamandır gözetim altında tutuyor, operasyonlarını sürdürüyordu.
PKK’nin hain saldırısı, bu noktada kıskaça alınmış olmanın verdiği korkuydu..
Ve de kaçakçılara, uyuşturucu tacirlerine yönelik polisin yoğun operasyonlarıydı. Gün geçtikçe daralanan alan, onların sonunu hazırlıyordu.
Belen’de Terör!
Zira, Dağlıca baskınının Irak topraklarından sızan teröristlerce gerçekleşmesi, bu tezi doğruluyor. Her ne kadar açılımı geniş ölçekte tartışıyor olsak bile, iyi niyetin fazlasıyla istismar edildiği ortada..
Terör örgütünün varlığı, ‘çözüm’e yönelik tavır sergilemediği de aşikar..
Kimseyi taktığı, umursadığı da yok.. Kalleşlikleri bir değil, son da olmayacak..
Öte yandan PKK’nın ruh ikizi BDP’nin aptalca söylemleri karşısında daha da öfkeleniyoruz.. Güven ortamını sabote etmekten başka işleri yok..
Gerdikçe geriyorlar..
Daha hangi isteklerine ‘evet’ diyeceğiz, bilmiyorum..
Bu kadar imtiyaza rağmen, hak talep etmelerine ifrit oluyorum..
Ne yapacağız başka? Türkiye’yi onlar mı yönetsin?
Şehit haberleri karşısında hiç mi vicdanları sızlamaz?
Yeter artık?
Bence, daha ağır konuşmanın zamanı geldi..

KARA GÜN!
Herşey böyle üst üste gelir mi? Türkiye’de aynı gün 9 şehit verdik. İskenderun’un tanınmış esnaflarından Mithat Günav, ardından Piyer Ilgın ve sonra Milletvekili Orhan Karasayar’ın amcasının oğlu Ahmet Karasayar’ın traktör kazası sonrası vefatı, bizleri de üzdü.. Allah Rahmet eylesin..
Ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Bu ne büyük bir acıdır böyle..
İnsanın, sevdiklerini kaybetmesi nasıl bir duygudur, bilirim..
Dilerim, her zaman sevdiklerinin kalbinde yaşarlar..

BU FARK NİYE?
Dün, DP Belediye Meclis Üyesi Ali Kılıç Çirkin aradı.. İskenderun Belediyesi’nin sahile yeni yaptırdığı sosyal tesisle ilgili endişelerini paylaştı.
Sıfır model bir tesisin kanalizasyon sorunu yaşadığını ileri sürdü. Ayrıca deniz müzesi karşısındaki tesiste çay parası 75 kuruş iken, yeni yaptırılan işletmede bu fiyatın 1,5 lira olduğunu aktardı.. Eğer ki doğruysa, İskenderun’un bir yakası Paris, öteki yakası Venedik olmuş, haberimiz yok.. Su ve soğuk içeçeklerdeki fiyat farkının anlamı bu olsa gerek. Aradaki 300 metrelik mesafenin farkı nasıl oluyor da ürünleri yansıyor, anlamış değilim..
Gerçi bugün, uzun bir zamandan sonra belediye başkanı Dr. Yusuf Civelek’in basın toplantısı var..
Başta Bit Pazarı meydan düzenlemesi, teleferik hikayesi ve tesisler arası fiyat farkını sorup, öğreneceğim..

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.