İngiliz şair Joseph Rudyard Kipling’in şiiri..
İnancımıza hapishane hayatı yaşattığımız, değerlerimize bağlı değil, bağımlı yaşadığımız bugünlerde okumak iyi geldi bana.
Belki birkaçımıza daha iyi gelir diye paylaşıyorum:
– Eğer herkes çıldırmış seni suçlarken..
Sen başını dik tutabilirsen, eğer herkes senden kuşkulanırken..
Sen kendine güvenebilirsen, ama bu kuşkulara da hoşgörülü davranırsan, eğer bekleyebilir ve beklemekten bıkmazsan..
Veya hakkında yalan söylenirken.. Sen yalan söylemezsen ya da senden nefret edilirken.. Sen nefret etmezsen ve yine de insanlara tepeden bakmaz..
Ukalalık etmezsen; eğer düş kurabilir ve düşlerinin tutsağı olmazsan..
Eğer düşünebilir.. Ve düşünceleri ihtirasın haline getirmezsen; eğer hem zaferi hem de felaketi göğüsleyebilir ve bu iki sahtekâra da eşit davranabilirsen..
Eğer söylediğin gerçeklerin, üçkâğıtçılar tarafından, aptalları tuzağa düşürmek için çarpıtıldığını duymaya dayanabilirsen..
Ya da yaşamını adadığın eserler yıkıldığında, işe koyulup yıpranmış araç gereçlerinle, onları yeniden yaratabilirsen: bütün kazanımlarından bir yığın oluşturabilsen ve hepsini bir yazı-turayla riske atabilsen..
Ve kaybettiğinde yeniden baştan başlayabilsen, kayıpların hakkında tek bir söz bile etmesen; eğer yüreğini, beynini ve kaslarını, bütün yıpranmışlıklarından sonra bile yeniden dönüş için zorlayabiliyorsan..
Ve içinde, onlara “Dayan!” diyen, ‘iraden’den başka hiçbir şey kalmamışken, dayanabiliyorsan.. Eğer erdemlerini koruyarak kalabalıklarla konuşabiliyorsan..
Ya da insanlığını unutmadan krallarla birlikte yürüyebiliyorsan, eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitebiliyorsa..
Eğer herkes sana güvenebiliyor ama yapamayacağın şeyleri beklemiyorsa..
Eğer sen acımasızca geçen her dakikanın her saniyesini, uzun bir maratonda gibi koşabilirsen, işte o zaman dünya ve içindeki her şey senindir.
Ve daha önemlisi sen artık adam olmuşsundur!
GEÇ OLDU, TEMİZ OLDU!
Yazıya dikkatle baktım..
İçeriği ‘adaleti’ tescilledi..
28037 sayılı resmi gazete diyor..
Beş yerleşim merkezi diyor..
Sınırlar genişledi diyor..
Yetmez ama yine de ‘evet’ diyelim..
‘Evet’ten kastım şu..
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin imzalı sınır tespit kararına göre, bizden koparılan Şekere deresi doğusundaki Yuvam, Adakent sitesi dahil, Zirve Kent ve Şahin Tepesi sitelerinin bulunduğu alan İskenderun ilçe sınırına dahil edildi..
Geç oldu, iyi oldu, demem ondan..
Hatırlayın.. Bu konuda çok yazdım, çizdim..
En son, AK Parti Belediye Meclis Üyesi Uğur Fırat da, daralan sınırların İskenderun’da yarattığı tahribattan söz etmişti..
Bugün gönül isterdi ki, MKÜ İskenderun Meslek Yüksek Okulu’nun öteki tarafı dahil birçok yerleşim merkezi İskenderun’a bağlansaydı..
Çünkü ‘hak’ olan budur..
Bakarsınız o günleri de görürüz!
LOGO ‘KARİDES’ OLSUN!
Dün, ‘logomozu yenilemeliyiz. Yeni bir kimlik kazandırmalıyız. İskenderun’un değerlerini ön plana çıkarmalıyız’ dedim. Çok sayıda telefon aldım..
Portakalı öneren oldu..
Deniz kızını logoya taşıyalım diyen oldu..
Turizm ve sanayiyi iç içe gösteren bir logomuz olsun diyen de..
Yalnız önerilerden birisi farklıydı..
Nasıl Lacos’un logosu timsah ise, Denizli’nin simgesi horozu ise, İskenderun’un da
‘Karides’i meşhur.. Hem de Jumbo!
Doğru ya.. Karides’i fena halde atladık..
Oysa, Hatay Günleri’nde İskenderun standının en değerli figürüydü, karides..
Yabana atmamak lazım..
İnternete girdim.. Singapur karidesin vatanı..
Dünya’da 8.4 milyar dolar pazarı var..
Düşündüm.. İskenderun’da bir tane olsun karides çiftliği yok..
Oysa Jumbo’nun vatanı İskenderun..
Ama aksine, bilinçsiz avlanmayla neslini yoketmek üzereyiz, karidesin..
Yine de çözümü var bu işin..
Karidesin heykeli ya da Jumbo’yu gösteren bir logo tasarlayabiliriz..
İlgiyi körfeze çekebiliriz..
İskenderun’a yatırımcı çekebiliriz..
İlk adımı dün İşadamı Ali Tekten attı..
AHM yatırımındaki logo tasarımına ‘karides’i taşıyacağını söyledi..
Haklı.. Çok haklı Ali Tekten..
Tanıtıma ne kadar katkı sunsak, bin fikir yarışmış olacak..
Olur mu? Olur!