İnanamadım !

İnanamadım !Dün telefonum çaldı. Arayan yakın bir arkadaşım..
Üzgündü..
Aile fertlerinden biri rahatsızlanmış, durumun ciddiyetini anlatıyor..
112’yi arıyorlar.. Ambulans gelmiyor..
Zar zor taksiye bindirip, hastaneye ulaşıyorlar..
Bundan sonrası daha vahim..
İki ambulans da olduğu yerde duruyor..
Herkes şaşkın!
Haklı olarak tepki gösteriyorlar..
Ambulanslar burada, neden kimse gelmedi?
Cevap şu:
– Şoför yoktu!
Allah korusun, o hasta ölebilirdi..
Ben halen anlamış değilim..
Şoför yok demekle herşey bitiyor mu?
Sorumluluk omuzlardan düşüyor mu?

KIYAFETTE RANT BİLMECESİ!
Veliler isyanda! Herkes birbirine soruyor:
Okullardaki ‘serbest forma’ uygulaması rant kapısına mı dönüştü?
Yeni eğitim-öğretim dönemi başladı.. Yeni dönem heyecanla birlikte birçok sıkıntıyı da beraberinde getirdi. Ve bu sıkıntılardan en çok muzdarip olanlar ise öğrenci verileri. Özellikle bazı okulların uygulamaları isyan ettiriyor. Serbest forma uygulamasıyla bazen değişen kıyafetler/istenen kitaplar ve bunun okulların belirlediği ya da bulundukları bölgedeki tek bir noktada satışının yapılması dar gelirliyi zorluyor ve bezdiriyor. Okul ihtiyaçları her ailenin alım gücüne göre değişiklik arz ediyor.
Bir öğrenci için harcanan para ise normal şartlarda 100-250 lira arasında değişiyor. Fakat işin içine her bir okul için tek bir işletmede satılan forma ya da kitap girince bu maliyet katlanıyor!

20 LİRALIK KIYAFETE 120 LİRA ÖDÜYORUZ
İsmini vermek istemeyen bir veli ise şikayetini şu şekilde dile getiriyor:
“Düşük kaliteli, ebat çeşitliliği olmayan okul kıyafetlerinin sadece 1-2 yerde temin edebiliyoruz.. Normalde 20-25 liralık kıyafetlere 90-120 lira paralar isteniyor.
Ve de fiyatlarda 1 kuruş pazarlık şansı yok. Üstelik veli isyan ettiğinde ‘git terziye yaptır’ gibi ukâla tavırlara maruz kalıyoruz.”
Bir başka veli ise maliyetten yakınıyor:
“Modern Evler’de oturuyorum. Karşımızda kırtasiye var. Öğretmen kitap tavsiye ediyor, karşıdan alın, başka yerde yok diyor. Güveniyoruz, alıyoruz.”
O kitabın fiyatı ne kadar? 120 lira..
Aynı kitabı başka yerde soruyor o veli.. 30 lira!
Bu konuda Tüketici Hakem Heyeti’ne bir şikayet gelmiş midir, bilmiyorum..
Ama bize gelen şikayetler diz boyu..
Birşeyler yapılabilir mi? Denetim oluyor mudur?
Göreceğiz..

AHİLİK KÜLTÜRÜ!
Ahilik, kelime olarak, Arapça “kardeşim” anlamına gelen “Ahî” kelimesinden gelmektedir. Bunun yanında, Ahî kelimesinin Türkçe kökenli “Akı” kelimesinden geldiğini savunanlar da var. Akı kelimesi “eli açık, cömert, yiğit” gibi anlamlara gelmektedir. Öyle ya da böyle; İskenderun’da yiğit çok..
Çünkü onlar için; işçinin, çalışanın, üretenin, namuslu kazancın, namuslu ticaretin ve adaletli yönetimin simgesi olduğunu söyleyebiliriz.
İşte Berberler ve Kuaförler Odası.. Dün sabah soluğu Sadık Altıncan İlköğretim Okulu’nda aldılar.. Öğrencilerin saç traşını ücretsiz yaptılar..
Başkan Nurettin Tabaş’ı kutluyorum.. Ellerine sağlık Nurettin Abi..
Ahilik budur işte.. Yaşatıyorlar, yaşıyoruz..
Ahilik birbirini seven saygı duyan yardım eden, fakir gözeten, yoksulu barındıran işi kutsal, çalışmayı ibadet sayan din ahlak kurallarına sık sıkı bağlı esnaf ve sanatkarların iş ve teşkilatının manasını taşır.
Bu teşkilatta, Kuyumcular ve Saatçılar Odası, Lokantacılar Odası, Bakkallar ve Bayiler Odası, Elektronikçiler Odası, Berberler Odası ve daha birçok oda ve dernek var.. Hepsi yürekli, yardımsever insanlarla dolu..
İşte içlerinden biri daha..
İskenderun Tüm Esnafın Çırak, Kalfa ve Ustaları Koruma, Geliştirme Derneği..
Başkanı Nuri Erdener..
Hayırlı bir işe imza attı dün..
Ahilik Haftası nedeniyle iki köy okuluna tam donanımlı bilgisayar bağışı yaptı, mutlu oldum.. Keşke dedim o an..
Keşke Ahilik haftası nedeniyle her oda ve dernek buna benzer katkılar sunabilseler..
Oysa Ahiliğin temel öğesidir bu..
Koyduğu prensiplerle, toplumun her kesimine hitap eder..
Öyle de oldu..
Mehteran gösterileri..
Sahildeki kutlama etkinlikleri, hepsi bir harikaydı..
Dolu dolu yaşadık..
Esnafın bayramı ‘coşkulu’ geçti..
Gerçekten de “kültürü yaşatan” güzel bir uyum örneğiydi, teşekkürler!

DOĞAKA BURADA!
Geçenlerde CHP Milletvekili Refik Eryılmaz, DOĞAKA’ya yüklenmişti..
AK Parti’nin arka bahçesi gibi göstermiş, suçlamıştı..
Ben ise aksini; yani ‘proje sunmazsanız kimse parmağını oynatmaz’ demiştim..
Ne oldu dün?
Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı (DOĞAKA) Sosyal Kalkınma Mali Destek Programı kapsamında İskenderunlular Talasemi hastalığı hakkında bilgilendiriliyordu..
Bu kaçıncı hizmeteri..
O an düşündüm.. DOĞAKA bunu yapıyor da, CHP’li vekilin ne faydası dokunuyor Hatay’a.. Bunu da öğrenmemiz gerekiyor..
Kusuruma bakmasın.. Basın toplantıları başlıbaşına ‘hizmet’ olarak algılanmıyor..
Oysa Talasemi önemli..
Hatay’da 2 kişinin Talasemi hastası olduğu ifade ediliyor..
Öğrendim ki.. Doğum öncesi tanı için Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Bölümünde erken tanı tahlil ve tetkikleri yapılabiliyor.
Aileler, il dışına gidip zahmete katlanmadan burada da bu işlemleri yaptırabiliyorlar..
Güzel bir gelişme öyle değil mi?
DOĞAKA üzerine düşeni yapıyor..
Bu arada yarın (perşembe) bir toplantı daha var İskenderun’da..
Hatay Valiliği ve Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen, “Hatay İli Turizm Stratejisi ve Eylem Planı” çalışmaları kapsamında Hatay Valisi M.Celalettin Lekesiz, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası’nda bir toplantı düzenliyor..
Turizmi ve üzerinde neler yapabileceğimizi konuşacağız..
Fena mı?
Bu hareketliliği görmezden mi geleceğiz?
Niye böyleyiz biz?
“Eksikler-açıklar” üzerine odaklanmayı seviyoruz.
“Artıları” ise nedense görmek istemiyoruz.
Oysa bu ‘artıların’ ardına koyacağınız niyet ve cesaretlendirme desteğini yıllarca sürdürmeniz gerekiyor. Sonuca ancak öyle ulaşırız..

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.