Ruhumun sahillerindeyim!

Bu şehir var ya bu şehir; olağanüstü İskenderun..
Kıymetini bilin.. Yaşamaya değer..
Ve her gecenin sabahında, insana hayatının en olağanüstü sürprizlerini hazırlayan bir şehirdir benim memleketim..
Her yanı güzel..
“Ne oldu Yılmaz, hayırdır?” diyenler merak etmesin..
Sağlığım, sıhhatim yerinde..
Dün, gazeteciler bayramıydı ya.. Gazeteci dostlarımla birlikteydim..
Primemall’da “Medya Bowling Turnuvası” vardı ki, etkinlik bahaneydi..
(Arzu Özerdem hanıma teşekkürler..)
O an düşündüm işte. Bu kadar basit toplanmamız!
Çocuklar gibi şendik.. İçimizdeki fırıldak ruhu serbest bırakmışız..
Bir ara kendimizi, 5D sinemada bulduk..
Çat kapı 9 kişilik koltuklarda savrulduk..
5 boyutlu arazide kafa buluyoruz..
Saatlerimizi o an ciddi şeylerden, siyasetten arındırdık..
Kent sorunları dışında ne varsa, mesaideyiz..
Vurdumduymaz hallerdeyiz!
İnsanlık hali.. Bazen ayar kaçıyor çığlıklarımızla..
Kötü mü oldu? Fena mıydı? Hayır!
Aksine, böyle zamanlar bazen insanı kendine getiriyor..
‘Dayanışmayı’ tutkallıyor..
Hasır altı yaptığımız duygularımızı depreştiriyor..
Gazeteci dostlarımda bunu gördüm..
Arkadaşlarımın hepsi iyi..
Herkesin emeği var..
İskenderun güzel, hatta muhteşem..
Siyaseti bile hoş, ayrı bir sevda..
Farkında olduğumuzu sanmıyorum..
Dün, AVM’de Eyvah Eyvah-2’yi izliyorum..
Film, Balıkesir’in Geyikli Köyü’nde çekilmiş..
Nerede muhteşem bir manzara varsa, filmin her karesine iliştirmişler..
Sahil şeridi, kumsalı, kazdağı eteklerinden süzülen deresi..
Bir de, sazlı telli çalgılar eşliğinde yükselen türkülerse, doyumsuz!
Orası Balıkesir, burası İskenderun..
Oranın Kazdağı varsa.. Buranın Güzelyaylası var..
Orada derelere kurulmuş masalar, sandalyeler varsa..
Buranın Bağlaması/Çağlayan’ı var..
Yaylaları var..
Gülcihan’ı var..
Arsuz’u var..
Dün bahar havası vardı İskenderun’da, farkında mısınız?
Allah vergisi..
Pırıl pırıl güneş, harika bir hava vardı..
Ben ise volta atıyorum ruhumun sahillerinde, huzur buluyorum..
Bu şehir var ya bu şehir; olağanüstü İskenderun..
Kıymetini bilelim..

CHP’DE ADAY ENFLASYONU YAŞANIYOR
Dün Mehmet Barlas’ın yazısını okuyordum..
Amerikalı bir CEO’nun söyledikleri dikkatimi çekti.
Şöyle diyordu:
“- Çocuğumuzun okuldan eve getirdiği karnedeki zayıf notlara bakarız önce.. Hangi derslerden zayıf not almışsa, o notları yükseltmesi için özel dersler aldırırız. Oysa asıl bakmamız gereken notlar yüksek olanlardır. Çocuğumuzun başarılı olduğu dersler ilerideki yaşamında başarılı olabileceği alanları da işaret etmektedir. Zayıf not aldığı derslerine yüklenmek yerine, iyi not aldığı derslerin üzerinde durabilsek, belki yarının önemli bir tarihçisinin, matematikçisinin, fizikçisinin veya bir başka alandaki başarılı insanın yetişmesine katkıda bulunmuş oluruz.”
Nereden çıktı bu yazı? Anlatayım..
Biliyoruz ki, CHP’de siyaset yapanların birbirlerini tekzip eden ve genel bir tutarsızlığı yansıtan konuşmaları hakim..
Sorarsanız.. CHP’de herkes, başarıya giden formülü bulmuş bir heyecanla konuşuyor..
Herkes sorunları bir günde cözecekmiş gibi davranıyor..
Onların hesapları da vücut salgıları da, siyasetçi olmayanlardan farklıdır.
Ama yazının başında aktardığım Amerikalı yöneticinin gözlemi de bir büyük doğruyu işaret ediyor.
Yani CHP, zaten fazla olmayan siyaset üretim kapasitesini başarısız olduğu alanlarda harcamak yerine, geçmişte başarılı olduğu yapılarda tüketse, belki oy oranını daha kolay artırabilir. Ancak, birkaç aday adayı dışında henüz İskenderun’a ‘katkı reçetesi’ sunan yok.. Herkesi adayı adayı olma heyecanı sarmış..
Oysa, meclise taşınacak aday sayısı en fazla 3 politikacıyı kapsıyor..
Peki bu hırs niye?
Bazılarını tanımıyoruz bile..
Mesela dün işittim.. ODTÜ Öğretim Görevlisi Kıvanç Ulusoy isminde, -Gürsel Tekin’e- de yakın bir akademisyen var.. Hatay’dan CHP milletvekili adayı adayı olmayı planlıyor.. E, olacağı buydu.. Bizimkiler eksik kaldı herhalde..
CHP’nin mevcut aday adaylarına bakalım..
Milletvekilleriyle birlikte bu sayı 15’e dayandı..
Sizce de ‘hayırdır’ deme vakti gelmedi mi?

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.