Uğur Mumcu, “Bilgi edinmeden görüş sahibi olunmamalı” diyordu.
Doğrudur. İskenderun’da her şeyden önce bir belediye başkanının yaptığı hizmetler üstüne sağlıklı bilgi sahibi olmak önemli.
Bunun için dün yollardaydık..
Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, beraberinde başkan yardımcısı Haluk Arlı ve daire müdürleriyle birlikte İskenderun’da yapılan hizmetleri yerinde gördük..
İlk durağımız tepe mahalleleriydi..
Asfalt ve parkeyle döşenmiş yollarda yürüdük..
Vatandaşlarla sohbet ettik..
Çevre temizliğinden tutun da, yollardaki bakım/onarım çalışmalarına kadar, belediyenin attığı birçok adımdan vatandaş memnun..
[nggallery id=26]
‘- Mahallemize 40 yıldır yapılamayan hizmeti sundunuz’ diyen de var..
‘- Sorunlarımızla yakından ilgileniyorsunuz’ diyen de..
Gerçek şu ki, vatandaş artık bilinçli..
Kişilerle değil, ilkelerle ilgileniyor..
Yusuf Civelek hizmet getiriyor mu, getirmiyor mu?
Daha modern bir İskenderun hedefliyor mu, hedeflemiyor mu?
İskenderun’u bir adım ileriye taşıyor mu, taşımıyor mu?
Çeşmelerden temiz su içilmesini planlıyor mu, planlamıyor mu?
Benim vatandaşta gördüğüm, keskin çizgili hizmet alımlarının neresinde yer alacağınız bu sorulara vereceğiniz cevaba bağlı..
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim..
Tepelerde ikamet eden vatandaşımızı mutlu ve huzurlu gördüm..
“- Bizim buralara belediye başkanları uğramaz.. Unutulmuş bölgeyiz. Siz geldiniz, sorunlarımızla ilgilendiniz..” diyecek kadar açıkyürekliler..
Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek de keyifliydi..
Basın mensuplarıyla tepe mahallelerini gezerken, ‘eksik’lere de vurgu yaptı..
“2-3 aya kadar birkaç eksiğimizi de gideririz” dedi..
Tepelerdeki parke döşenme oranı yüzde 87’ye dayandı..
Eksikten kastı, geriye kalan yüzde 13’lük pay.. Neredeyse bitti..
Demem o ki.. Güzel şeyler oluyor..
Başkan Civelek, önceki yönetimlerin aksine tepelerde rahatça dolaşabiliyor..
Onlarla dertleşebiliyor.. Hatta kimi zaman alkışlarla karşılanıyor!
Takdir görüyor..
Aslında, tepelerden sonra MKÜ kavşağının yapıldığı çalışmaları gördükçe, ‘hizmetin’ şekli daha belirgin bir hal alıyor.. AVM’nin önünden geçen menfez kanalları, olası sel afetine karşı sağlam duruyor..
Üzerine de servis yolu yapılıyor.. Orta göbek ise şimdilik yarım ay şeklinde duruyor..
Başkan Civelek’e, ‘göbekte yapılacak çalışmanın adını koydunuz mu?’ diye sordum:
“- İskenderun halkına soracağız. Neyi görmek istiyorlarsa onu yapacağız” sözleriyle cevapladı.. Evet, İskenderunlu artık, Yusuf Civelek’i hizmete odaklanmış bir belediye başkanı olarak görüyor, tanıyor.
Anlayacağınız bir takım şeyler yoluna girmeye başladı..
Oturdukları yerden “İskenderun’dan hiçbir şey olmaz” diye ağıt yakanlar, belki biraz rahatlarlar da telaşsızca konuşmaya başlanır diye, kayda geçireyim istedim..
İNSANA SAYGI, DOĞAYA SAYGI!
İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, Amerika dönüşü izlenimlerini anlattı. Madde 1..
– İnsana saygı, doğaya saygı..
Amerikalı’nın yaklaşımı bu..
Kanunları, nizamları, hatta kolluk kuvvetlerini ortalıktan çekseniz bile günlük hayatta herşey, normal akışında ‘insana ve doğaya’ saygı felsefesiyle hayat buluyor..
Mesela, araçtan çöp atan sürücü göremezsiniz..
Mesela, gelişigüzel park eden hiç kimseyle muhattap olmazsınız..
Çekirdeği yola çitleyip, paketini etrafa atan bir vatandaşa ya da pet şişeyi denize fırlatan bir şehirliye rastlayamazsınız..
Korna sesi yoktur örneğin.. E, burası Türkiye!
İnsana da, doğaya da saygısı olmayan insanlar var aramızda..
Çıktın mı yola, Türk Hava Yollarıyla yarışırsın..
Ayakları pencereden dışarı sarkıtmayana, trafik lambası sarıya döndüğünde öndeki araca korna yapıp, ‘uyuyor musun kardeşim?’ ikazı yapmayana şoför demezler..
Ana yola mı çıkacan, aracın burnunu gösterecen ki, E-91’deki sürücü ezilsin, büzülsün..
Her türlü cambazlık biz de..
Mesela, bizim yollarda ‘makas’ vardır..
Futbolcunun belini kırar gibi, bir sağa/bir sola araç sollarsınız..
Sorun Avrupalı’ya ‘makas’ nedir, bilmez!
Aracın arkasına ‘rüzgarıma kapılma çeşidim olursun’ yazmaz..
Aşkını anlatmak için kaportaya, ‘mıcırlı yollar kaydırır seni anan caydırır” mesajını çizdirmez..
O bakımdan, mesele Amerikalı ya da Avrupalı gibi davranmak değil, asıl mesele insana ve doğaya saygıdır..
Saygı yoksa eğer, insanlık neye yarar..
İnsanları birbirine bağlayan tutkal; doğruluk, saygı, adalet, nezaket, bilgelik gibi temel erdemlerin bütünü değil mi?
TEŞEKKÜRLER ATİLLA BEY!
Türkiye İş Bankası A.Ş. İskenderun Şubesi Müdürü Atilla Mirici’nin adını duyarım, ama kendisiyle bir tanışıklığımız yoktu..
Ta, önceki güne kadar..
Bir mektup yazmış bana.. GÜNEY gazetesiyle ilgili olumlu düşünceleri karşısında oldukça heyecanlandım.. Yazılarımı, -gerek içeriği gerekse yapıcı ve barışçıl mesajlar sunmam açısından- takdir edici bulması, gücüme güç kattı..
İyi bir okuyucu ve eleştirmen..
Zaman zaman dizgi hatalarını hatırlatıyor..
Örneğin, ‘Egemen İnşaat’ ile ilgili yazımdaki ’26 bin dönüm’ ibaresi gözünden kaçmamış.. Doğrusu 26 dönüm olacaktı..
Mektubu okuyunca, Sayın Atilla Mirici’yi aradım..
Kendilerine ilgi ve alakalarından ötürü teşekkür ettim..
Hoş sohbeti olan bir insan.. Altını çizdiği bir notu daha vardı:
Egemen İnşaat ortaklarından İnşaat Mühendisi Mehmet Çelik’in, Arsuz nehrinde konuşlandırmayı düşündüğü villalardaki ‘Osmanlı Mimari’ tarzıyla ilgili soru işareti vardı.. Nedir o?
– Çatı bölümlerinde uygulanacak uzakdoğu mimarisiyle, Osmanlı tarzı arasındaki uyumsuzluk..
Haksız da sayılmazdı..
Hemen Mehmet beyi aradım..
Sayın Mirici’nin düşüncelerini paylaştım.. Dedi ki:
“- İki mimari özellik arasında bir uyumsuzluk olacağını sanmıyorum.. Türkiye’de benzer motifleri içeren yapılardan örnekler alıyoruz. Öyle bir yapı inşa edeceğiz ki, hem göz zevkine hitap edecek hem de mükemmelliği arayacağız..”
Mehmet Bey araştırmacı bir yapıya sahip..
Türkiye’yi geziyor, üstelik paylaşımcı da..
Sayın Atilla Mirici’nin düşüncelerinden oldukça etkilendi.
Bir de daveti oldu:
“- Sayın Atilla Mirici’yi hem inşaata başlarken, hem yapılar tamamlandığında değerli düşüncelerini almak üzere davet edeceğim..”
Teşekkürler Atilla Bey..
Teşekkürler Mehmet Bey..
Aslolan ‘güçbirliği’dir zaten, gerisi teferruat..!