Ya Türkiye’de olsaydı?!

Dün haberleri izliyorum.. Paris’te binlerce kişi, Genç Çiftçiler Derneği tarafından ‘Doğanın Başkenti Paris’ ve ‘Champs-Elysees Yeşil’ sloganı ile hazırlanan bitki, hayvan, ağaç, ekili alanlar ve ormanlardan oluşan labirentlerin sergilendiği ünlü Champs-Elysees Caddesi’ne akın etti.
Akın etti akın etmesine ama meydandaki çimlere hiç kimse basmadı..
Görüntülere baktım.. Binlerce insan arasından, bir Allah’ın kulu çime yanlışlıkla da olsa basmaz mı? Hayır, basmadı..
Zihniyet farkı budur..
İnsanlarımızdan beklediğimiz sorumluluk budur..
Ya Türkiye’de olsaydı? Böyle bir etkinlik bizim burada olsaydı, bırakın çimlere basmayı, ortalık toz duman olurdu..
Ortalık yeşil tondan, sarı renklere dönüşürdü..
Bayır/bucak yıkılırdı..
Bir de üzerine kirletirdik, bonus misali..
Çekirdek yerdik, su şişelerini etrafa atardık..
Poşetleri de etrafa ‘süs’ olsun diye savururduk..
Türkiye’de bildiğiniz bütün şehirler buna örnek..
Ayırım yapamıyorum, çünkü tüm şehirlerimizde durum aynı..
İskenderun sahil şeridinde bir akşam vakti gezin.. Ya da gündüz!
Farketmiyor.. Vatandaşlar yürürken bile çekirdek çitliyor..
Budur manzara bizde.. Gurur duymalıyız (!)
Sanki, “Temizlik işçisi var, işleri ne ki, temizlesinler?” diyen bir toplumda yaşıyoruz..
Umursamıyoruz..
Dahası.. İyi, hoş, sahilde piknik yapılıyor, yapılsın..
Hadi çimlere basılıyor, bu kadarı da olsun..
Peki etrafı kirletmekle ne geçiyor elimize?
Uyarı yapanları, dikkatli olanları tenzih ediyorum..
Mesela haftasonu, Fransız mezalimini anlatan sahildeki anıtın önünden geçiyorum..
Duyarlı bir genç, arkadaşlarını uyardı.. Döndüm baktım, anıtın etrafında rengarenk çiçekler ekilmiş.. Şakalaşırken üzerine basmasınlar diye arkadaşlarını uyarıyor..
Böyle olmalıyız işte..
Dikkatli ve duyarlı!

TOPRAĞA DOKUN Kİ YEŞERSİN!
Çağdaş Eğitim Vakfı, öğrencilere burs sağlayacak yeni projeye imza attı.
Kurulduğu 1994 yılından bu yana burs verdiği öğrenci sayısı 15 bini aşan ÇEV, organik tarım yaparak bağışlar dışında Vakıf’a ilave kaynak oluşturmaya çalışıyor.
İşte burası önemli..
Sarıyer Belediyesi’nin de büyük desteğiyle yürütülen “Toprağa dokun ki yeşersin” projesiyle organik tarım yapacak olan ÇEV, her yıl burs verdiği öğrenci sayısını artırmak ve bursları sağlayacak daha çok gönüllüye ulaşmayı hedefliyor.
Bu örneği niçin verdim?
Kentimizde İTSO dışında, GÜNEY Eğitim Vakfı ve yoğun bir çalışma programı sonrasında yeni kurulan İskenderun Eğitim Vakfı var..
Hemen hepsi, öğrenciye burs imkanı yaratmayı hedefleyen projeler peşinde..
Gerçek şu ki.. Ne yaparsanız yapın, eğitim gönüllülerinin desteği gerekiyor..
Her vakfın finansal kaynağa ihtiyacı var..
Mesela, ÇEV’in geçtiğimiz sonbahar aylarında deneme üretimlerine başlanan projede, arazinin 3-4 dönümlük kısmında organik yöntemlerle ilaçlanan ve gübrelenen araziye 10 bin adet marul, brokoli, kırmızı lahana ve roka fidesi ekildi. Kış dönemi için yapılan bu deneme üretiminde yetiştirilen sebzelerin hasadı yapılarak ve organik pazarlarda satılarak küçük de olsa bir gelir elde edilmiş.
Şimdi.. İskenderun Eğitim Vakfı buna benzer bir çalışma yapsa..
Tarım alanlarının çoğunlukta olduğu Karaağaç’ta belediyenin desteğiyle, vakıflar bölge müdürlüğü ya da hazine arazisi üzerinde ÇEV misali bir çalışmaya imza atamaz mı?
Düşünün ki, ÇEV gibi 10 ya da 20 dönüm bir araziyi işletiyorsunuz..
Organik yöntemlerle ilaçlanan ve gübrelenen araziye marul, biber, domates, patlıcan, fasülye ya da soğan, salatalık ekimi yaptınız.. Gün geldi hasat zamanı, elinize 30 bin lira veya üzerinde finansal kaynak geçti, fena mı?
Bana sorarsanız.. ÇEV bunu yapabiliyorsa, İskenderun Eğitim Vakfı hayli hayli üstesinden gelir.. Hazır güzel bir başlangıç yaptılar, dilerim gerisi gelir..
Bence denemeye değer!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.