Ne yapmamız bekleniyor, onu anlamıyorum!

Gazeteciler böyledir.. Hem uzak hem yakın..
Başbakan güzel söyledi:
“- Yelkenlerini manşetlerde şişirenler, açık denizlerde boğulmaya mahkumdurlar.”
Aynen katılıyorum.. Açık denizde başkalarının sözleriyle ‘vitrin’e oynayanlar bit pazarı tezgahında müzelik oldu..
Bugün o müzecilerin manşetlerine bakın.. Kavunu koklar gibi, adam ayıklıyorlar..
Ne güzelde yüklenmiş başbakan, medyaya:
Yandaş..
Candaş..
Yoldaş..
Yalan mı? Ayrışma sürüyor maalesef.. Şimdilik üçe..
Gerisi de gelir, geliyor..
Bir de vitaminsizler türedi..
Bunu da dün öğrendim.. Hoş bir tabir, beğendim doğrusu..
Besleme lafı unutuldu bu ara..
Bir de oynak basın var..
Bir zamanlar yine birileri çıktı söyledi, o vakit ‘medya’ işine gelmemiş besbelli!
Bir de hem eskiye, hem yeniye oynayanlar var..
Bu aralar onlar sıkça sahnedeler..
‘Nereden gelirse’ misali..
Oynak lafı buradan türedi.. Fingirdeşmek misali..
Ne yapsınlar..
Özgüvenini kaybetmiş, kuşkucu hale gelmiş bir toplumda gazetecilik yapmak gerçekten zor.
Herkesin öküzün altında buzağı aradığı ve ne yazık ki, bazen de bulduğu bir ortamda doğrudan yana olmak ve öyle olduğunu anlatmak hayli zahmetli bir iş..
Zaman zaman bizi de sınıflandırıyorlar..
Güzel yazdığımızda candaş, aykırı yazdığımızda ‘vitaminsiz’, ortada yazdığımızda ‘ruhsuz’ olabiliyoruz..
Oysa hiç kimse demiyor ki, gazeteciler bu işi yapmaya çalışıyorlar..
Dün iyiydik, bugün kötü..
Yarın iyi, belki de yarından sonra yine kötü..
“Hükümete yalakalık etmenizin nedenini biliyoruz” diyenler ve “Belediyeyi rant karşılığı destekliyorsunuz” diyenler..
Diyelim ki.. Biz fenayız, kötüyüz.. Yaramaz çocuklarız..
Peki..
“Seviyeli yazılarınızla, İskenderun adına doğrulara odaklanıyoruz” diye konuşanları hangi kategoride göreceğiz.. Onların bu düşüncesi için ne diyeceğiz?
İskenderun’da herkes birbirini biliyor, tanıyor..
Oysa biz hep durduğumuz yerde duruyoruz.
Ben de, gazetem de.
Doğruya doğru eğriye eğri noktasında.
Eleştirilerim var, övgülerim de..
Belediye Başkanı Yusuf Civelek’in yaptığı doğrulara da doğru diyoruz, muhalefetin yaptığı doğrulara da.
Ne yapmamız bekleniyor, onu anlamıyorum..
Taraflardan birinin eteğine yapışıp “Hep haklı” mı dememiz bekleniyor.
“Yandaş” diye suçladığınız medya türü bu değil mi?
Yandaşlığın hangi yandan olduğunun bir önemi var mı?
Ha oradan olmuş, ha buradan. Ne fark eder?
Sizin doğru bilgi alma hakkınızı engellemek değil midir yandaşlık, hangi yandan olursa olsun. Biz herkesin doğrusunu da yazacağız, yanlışını da.
Kararı ise bunları okuyan sizler vereceksiniz..
Soruyorum..
Belediye için hergün aleyhte yazmak hak mı?
Belediyenin ihalelerden ötürü düşük bedellerle iş yapması kötü mü?
Hadi diyelim ki, ihalelerde fesat karışıyor.. KİK var, mahkemeler var..
Başvurursunuz, biz de belgeler ışığında yazalım..
Görüyorum ki, ağzı olan konuşuyor..
Birilerinin dolduruşuyla ‘adrese vurmakla’ olmuyor gazetecilik..
İskenderun siyaseti de, İskenderun medyası da, taraf tutan medya anlayışından çok çekmedi mi?
Bu değil mi medyanın güvenilirliğini, saygınlığını yok eden, siyasetin bile altına iten.
Bizden bunun parçası olmamız mı isteniyor yoksa!
Kusura bakmayın, olamayız.
Diyeceksiniz ki, “Son günlerde Yusuf Civelek’i yazdınız”.
Doğru yazdık.
Açın arşivleri, bakın eleştirdiğimiz yazılara da..
Çünkü bizim işimiz haber vermek ve merak gidermek..
Örneğin daha birkaç gün önce, Modern Evler’deki kamyon kazasını yazdık, Taşocağına giden kamyonların güzergahı değişti..
Örneğin, bir gazete ‘baraka’ haberi yaptı, yıkıldı..
Demek ki, oluyormuş.. Eleştiriler dikkate alınıyormuş..
Gerisi okurun takdiri..
Mesela dün haberlerimiz AK Parti’ye yönelikti. Hareket orada..
AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ İskenderun’a gelmiş, bizden başka doğru/dürüst işleyen olmamıştı?
Şimdi AK Parti’li mi olduk? Ya da Bekir Bozdağ’ın haber değeri yok da, biz mi yanılıyoruz?
MHP için benzer heyecanlar yaşandı da biz mi yazmadık?
İşimiz yazmak olduğu halde.. Bakıyorum ki, ne zaman siyaset dünyasından bir ismi yazsak, ‘vitaminsiz’ kalıyoruz öyle mi?
Bugüne kadar İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’ten ‘vitamin’ mi istedik? Çıkıp, bi zahmet sorsunlar.. Ama isteyenler de, kendini deşifre etsin bi zahmet!
Dedim ya biz işimizi yapıyoruz..
Kamuoyuyla dertleşmek beni çok mutlu ediyor.
Evet biz yakın iken uzağız.. Uzak iken yakınız okura..
Çünkü gazetecilik diye öğrendiğim budur.
Bu bizim için zordur.
Tökezlememeyi gerektirir.
Tökezleyince elinden tutan olmaz.
Bizim gibiler kendi ayakları üzerinde durur, düşünce kendi kalkar..
Bundan büyük de keyif olmaz.
‘Vitamin’cilere de tavsiye ederim!

PAMUK ELLER CEBE!
İskenderunspor’u seviyorum. Finallerden şampiyon döneceğine de inancım tam..
Yazdığım yazılarda bunu açıkça yansıtsam da, ölçü sadece bununla sınırlı kalmamalı.. Asıl ölçü verebileceğimiz katkı..
Grup maçları sırasında Kulüp Başkanı Sedat Uysal’a gönülden destek vereceğimi söylemiştim. Bugün takıma destek çağrılarının yapıldığı bir zaman diliminde, biz gazeteciler olarak da maddi anlamda birşeyler yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Belki de, başlattığımız kampanyaya örnek teşkil ederiz.. Arkasından odalar, dernekler, işadamları, İskenderunspor’a gönül verenlerin desteği de geldi mi, bence mutlu sona ulaşmak için herhangi bir engel kalmaz! Bunun için yapmamız gereken şu:
Yeni İskenderunspor Kulübü – Türkiye Ekonomi Bankası (TEB) İskenderun Şubesi 258869 nolu hesap numarasına bağış yapmak!
Haydi İskenderunlu dostlar, pamuk eller cebe..

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.