Erzin ve Dörtyol, Osmaniye’ye bağlanır mı?

Erzin ve Dörtyol, Osmaniye’ye bağlanır mı?Bal gibi bağlanır.. Babalar gibi de alırlar..
Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah’ı, cesaretinden ötürü kutluyorum..
Lafı dolandırmadan, gediğine oturtmuş.. Diyor ki:
“- Cebeli Bereket Sancağı sınırları içinde bulunan Erzin ve Ceyhan’ın Osmaniye’ye bağlanması konusunda bir hazırlık çalışması yaptık. Bu iki ilçe, kendi il merkezlerine bir hayli uzak. Osmaniye iline bağlanmalarında biz fayda görüyoruz. Bu yönde başlattığımız bir ön çalışma var.”
Haksız mı? Osmaniye’nin dibi Erzin.. Ötesi Dörtyol..
Antakya’nın katkısı ne, bu iki ilçemize.. Sıfır!
Zaten İskenderun’da olmasa, Antakya’nın ekonomiye katkısı da çok değil..
Oysa Osmaniye kendini yeniliyor.. OSB’siyle büyüyor.. Erzin’e katkısı da çok olur..
Dörtyol’a kol kanat gerer!
İskenderun’un yapacağı bişey yok.. Belen’in yüzölçümü zaten İskenderun’dan büyük.. Şekere’ye kadar elinden herşeyi aldılar İskenderun’un.. Sıkıştı kaldı..
Bir de Erzin ve Dörtyol da gitti mi, zaten İskenderun için bişey değişmiyor..
Oysa defalarca yazdık, çizdik.. İskenderun il olsaydı.. 60 km. ötesi Antakya için sınır olacak ilçeler belliydi.. Erzin ve Dörtyol’u İskenderun’a bağlar, ekonomik gelişmeler açısından ‘kakınma hedefleri’ ortak baz alınırdı. Çünkü, İskenderun Hatay’ın orta yerinde sayılır.. Bakıyoruz, bu anlattıklarımız çerçevesinde bir değişim, bir hareket var mı? Yok..
O halde, Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah’a hayırlı olsun..
Emeğine sağlık.. İyi olanı, doğru olanı hedeflemiş..
Dilerim, sonuca ulaşır..
Müstehak bize!

KÜTÜPHANE HAFTASI..
Öyle güzel/müzel kelimeler seçip, konuya girmeyeceğim..
Gerçek şu ku, Kütüphaneler Haftası’nı anlamak için okumayı sevmemiz gerekiyor..
Maalesef.. Bırakın okumayı, elimize tutuşturulan broşürü bile çöpe atıyoruz..
Çünkü internet var.. Oyun var, Chat var, ortam sağlama sanatı var..
Tefferuata girmeyim.. Gerisi kırmızı nokta..
Kütüphanede bunlar yok..
Herşey açık seçik ortada.. Bunlar olmayınca, sıkıcı geliyor bazı şeyler..
Türkiye’de son durum ne?
Birlikte bakalım..
* Kızların okullaşma oranı her alanda erkek öğrencilerin altında..
* Köy okulları, okul öncesi eğitimden en az yararlanıyor..
* Herşeye rağmen, kızlar erkeklerden daha çok kitap okuyor..
* Üst ekonomik düzeydekiler roman, alt ekonomik düzeydeki çocuklar hikâye okuyor
* Gazete ve çocuk dergisi okuma alışkanlığı yok..
Dikkat buyrun..
* Nüfusun yüzde 40’ı hayatı boyunca hiç kütüphaneye gitmiyor..
Gençlerin yüzde 70’i hiç okumuyor..
Yetişkin nüfusun yüzde 95’i yalnızca televizyon seyrediyor, yüzde 5’i televizyon seyretmenin yanısıra kitap okuyor..
Peki öğretmenlerimiz ne yapıyor?
* Öğretmenlerin yüzde 63’ü bazen kitap okuyor, iyi mi?
* Türkiye’de düzenli kitap okuma alışkanlığı oranı binde 1..
* Topluma yönelik okur-yazarlık çıtası çok düşük..
Şimdi diyeceksiniz ki, Türkiye’de anne-babaların dörtte biri çocukların
okuma alışkanlığını geliştirmek için çaba harcıyor..
Haklısınız.. Ama çabadan öte gitmiyor..
Aklınız karışmasın.. Örnekler verelim..
* İhtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235’inci sırada..
* Son on yılda kitapçıların çoğu kırtasiyeci oldu. Kırtasiyeci raflarının yüzde 85’i kırtasiye, yüzde 15’i kültür kitabına ait..
* Türkiye’de kitaba yılda harcanan para 45 sent..
Kütüphaneyi unuttuğumu sanmayın..
Okur/kütüphane ilişkisi o kadar vahim ki, göstermelik törenlere kanmayın..
İşte rakamlar..
* Kütüphaneye gidenlerin yalnızca yüzde 8’i kitap okuma amacıyla gidiyor..
Çocuk ve Gençlik Kütüphaneleri yeni yayınlardan yoksun..
* İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinin yararlanacağı Çocuk ve Gençlik Kütüphaneleri’nin sayısı yetersiz..
Biraz da iğneyi kendimize batıralım.. Gazeteler çok mu yararlı içeriğe sahip?
Yerel gazeteler olarak, gençliğe katkımız ne?
Koca bir hiç! Çünkü, hem yaygın hem de yerel gazetelerin kitap kültürüne katkısı azaldı.. Televizyonlar da öyle..
Televizyon, gazete okumayı yüzde 20; dergi ve kitap okumayı yüzde 22 azaltıyor..
Evet, sevgili gençler.. Sizlerin de durumu pek iç açıcı değil..
Okuma alışkanlığınız neredeyse hiç yok gibi.. Oranlar dip!
* Türkiye’de gençlerin yüzde 70’i hiç okumuyor..
Okumayı bıraktık.. Hatta, Türkçeyi unuttuk diyebiliriz..
Bir de kıyas yapalım..
* Fransa’da kişi başına 7, İsveç’te 10, Japonya’da ise 25 kitap düserken..
Bizde maalesef 7 kişiye bir kitap düsüyor. İsveç’te mevcut 312 halk kütüphanesindeki kitap sayısı 45 milyon iken.. Ülkemizde toplam 9 milyon 817 bin kitap bulunuyor.
* Almanya’da her yüz kişiden 41’i ciddi kitap okurken, Türkiye’de bu oran sadece yüzde 3..
Utanmalıyız!
Aklıma gelmişken.. Geçtiğimiz haftalarda Türk Büro Sen Hatay Şubesi’nin Alanya’da bir etkinliği olmuştu.. Cuma Keseroğlu ile Seyhan Tan arkadaşlarımı görevlendirmiştim.. Programın başladığı günün akşamı Cuma aradı..
“- Abi, kaldığımız otelde turistlerin neredeyse hepsinin elinde kitap var.. Deli gibi kitap okuyorlar” demişti..
Evet, Avrupa’da okuma alışkanlığı ileri derecede.. Türkiye’de durum nasıl diyenlere, selcukhoca.com adresinde edindiğim rakamsal ifadelerin altında yazan bir okurun -üstelik öğretmen- şu mesajını okumalarını öneriyorum..
Metnin yazılışına, tek kelimesine karışmadım:
* Ben bir matematik öğretmeniiyim, sölediğinizlere tamamen katılıyrum. elinize sağlık çalıştığım kurumun sitesinde sayfanızı da paylaşıcam. Müütişşşşşşşş!
Türkiye’de Matematik öğretmeni böyle yazarsa, tek kelimeyle susuyorum!
Kütüphane Haftanız kutlu olsun!

KÜÇÜKLERİ ÖRNEK ALIN!
Türkiye Kızılay Derneği İskenderun Şubesi’ni bilirsiniz.. Şubeye ait Yerel Afet Yönetim Merkezi’nde önceki gün bir tören tertip ettiler.. Hayırlı bir iş..
Namık Kemal İlköğretim Okulu öğrencileri o merkezin çevresinde fidan diktiler..
Yürekleri o kadar büyük ki, iki kumbarada biriktirdikleri harçlıkları da Kızılay’a bağışladılar.. Ayakta alkışlıyorum..
Onların bu güzel kente katkılarını görünce, müthiş derecede keyifleniyorum, moral buluyorum.. Dernek Başkanı Ümit Günay’ı da kutluyorum.. Onun da İskenderun adına müthiş katkıları var.. Evlatlarımıza iyi örnek oluyor..
Peki küçükler çalışıyor da, büyüklerimiz ne yapıyor?
Bahar mevsimindeyiz.. Kaçımız ya da hangimiz elimize bir fidan alıp, oturduğumuz yerleşim alanlarına dikebildik.. Hiç birşey yapamıyorsak, ağaç dikme törenlerine bir katkımız olsun.. Yapabiliyor muyuz?
Özetle..
Büyüklerimize, taşocaklarıyla mutlu bir yaşam diliyorum!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.