Cemil Yılmazlar ile “BELEN” Açılımı!

Cemil Yılmazlar ile “BELEN” Açılımı!Belen Belediyesi’nin yeni modern binasında, MHP’li Başkan Cemil Yılmazlar ile konuşuyoruz. 12 trilyonluk bütçeyi gelir/gider açısından ‘denk’ getirmenin sevincini yaşıyor.. Bunun yanında hizmet yapıyor.
Yalnız detayları, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin açılışa geldiği gün aktaracak..
Yazıya devam..
Belediyenin yeni modern binası bitmek üzere..
Güzel de oluyor.. Belen’e ayı bir renk ve hava katmış..
Başkan Yılmazlar, binanın tüm odalarını gezdirdi, bilgi verdi..
Yalnız, başkanlık makamında bir nevi basın toplantısı yaptı.
Odanın dekorasyonu henüz tamamlanmadığından bir süre ayakta konuştu..
Başkan Yılmazlar’ın AK Parti hükümetine büyük bir güvensizlik içinde olduğunu bir kez daha gördüm.
Şu söylemleri bunu gösteriyor:
“Belen’e hiçbirşey veremediler.. Kaynak diyorlar, kullanamıyorlar.. Belen’i geriye taşıdılar. İdarecilik bizim işimiz.. Ülkücülerin işi.. Ben 35 yıldır siyasetin içindeyim.. Arabam bile yok.. Varsa yoksa halkım.. Halka hizmet yollarını çok iyi bilirim. O yüzden açık bir farkla tekrar seçildim.. AK Parti’nin, Belen’e kattığı hiçbirşey yok.”
Belen Belediye Başkanı Cemil Yılmazlar’ın Ermeni açılımı konusunda da ciddi endişeleri var.. Bu durumu öğrenmek için, Şehitlik Abidesi’ne gittik.
Başkan Yılmazlar tepkiliydi, sert çıktı:
“Kürt Açılımı dediler, tutmadı.. Ermeni açılımı dediler, Ermenistan’a prim tanıdılar.. Topu topu Dünya’da 2-3 milyon Ermeni var.. Bunları neden muhatap alıyorsunuz?
İşte Belen.. İşte Şehitlik.. Binlerce askerimizi tedavi etmek yerine iğneyle zehirleyip, öldüren bunlar değil mi? Hangi açılımdan sözediyoruz?”
Belen Belediye Başkanı Cemil Yılmazlar’ın geniş değerlendirmelerini bugünkü GÜNEY’de okudunuz.
Yılmazlar, iktidarın yaklaşık bir yıl sonra yapılacak seçimde ciddi oy kaybına uğrayacağına inanıyor.
MHP’nin iktidara geleceğini savunuyor..
Konuşmalardan sonra Belen’in sokaklarında yürüdük.
Hava güneşli ve pırıl pırıldı.
Başkan Yılmazlar, “Bahar geliyor. Hizmetlerimiz dört koldan sürüyor. Göreceksiniz, Belen’i cazibe merkezi yapacağız” diyor.
Gerçekten de Belen’in baharı ve yaz geceleri doyumsuzdur.
Başkan Yılmaz umutlu ve neşeliydi.
Dilerim bu umut ve neşe, sıkıntı içinde yaşam savaşı veren dar gelirli insanlarımıza da yayılır..

—————————————–

SATICI: “BİR KISIM YANLIŞ ANLAŞILMA VAR”
Türkiye Değişim Hareketi Denetleme Kurulu üyeleri, İskenderun’a gelmeden önce bir ‘bilgi paylaşımı’ hatası yaşanmış, ben de bu durumu kaleme almıştım.
TDH Şişli İlçe Denetleme Kurulu Üyesi Sedat Satıcı’yı ilgilendiren bu yazıdan sonra, yoğun tepkiler geldi. Sedat Satıcı bir gün sonra TV’ye geldi, durumu aktardı..
‘Bir yanlış anlaşılma var’ diyerek, görüş bildirmişti.
Bugün aynı düşünceyle, TDH İskenderun İlçe Başkanı Mustafa Kaleli’ye bir mektup yazarak, ‘yalnış anlaşılma’dan ötürü yaşadığı sıkıntılara vurgu yaptı, destek çağrısı yaptı. İşte o detaylar:
“- Geçtiğimiz hafta için Şişli İlçe Teşkilatından gerekli ön hazırlıkları yapmak üzere Hatay’a gönderildim. İskenderun’da yemek düzenledim. Ticaret ve Sanayi Odası ile görüşme ayarladım. İstanbul’dan gelecek olan çekirdek kadro zaten ilçelere denetlemek üzere geleceğinden, sizinle de orada tanışmayı planlamıştım. Fakat ben bu randevuları alıp ayarlama yaptıktan sonra, İstanbul’dan gezinin il tarafından planlanacağı söylendi. Bizim yaptığımız planlamada gayri resmi konumuna düştü. Bu sebeple bir kısım yanlış anlaşılma durumları söz konusu oldu. Babam Dr. Celal Satıcı, 40 sene memleketimize hizmet etmiştir. Bende onun devamı olarak önümüzdeki yıllarda hizmet etme yarışına katılabilirim. Fakat kısa vadede ne benim ne de çevremdeki herhangi insanın aktif siyasette yer alma düşüncesi yoktur. Ancak ve ancak teşkilatlarımıza güçlendirmek adına Gümüş ve Satıcı aileleri olarak ihtiyaç duyulursa katkı sunarız. Biz İstanbul’da teşkilatlarımız güçlensin diye çalışırken kendi memleketimizin zayıflaması için bir girişimde bulunmayı bırakın, bu tarz şeylere zihnimizde bile yer ayırmayız.”
—————————————-
FELAKETE NE KADAR HAZIRIZ?!

Bugün Dünya Su Günü.. İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in ‘su hayattır, kirletmeyelim’ sözleri halen kulağımı çınlatıyor.. Su şebekesiyle ilgili çalışmalara bu yüzden çok önem veriyor, suyu seviyor.. Su kaynaklarının kirlendiğini söylerken bile, yüreğine ateş düşüyor.. Bugün, Kent Konseyi çalışma grubunun raporuna yansıyan bir konu daha var ki, daha önce de yazmıştım.. Nedir o?
– Atık yağların toplatılması..
Bugün o raporda, ‘atık yağların’ tartışılıyor olması bile, içimi bir nebze olsun rahatıyor.. Ciddi bir tehlike olduğunu aylar öncesinden yazmış, şöyle vurguyu aktarmıştım:
“- Lavabodan döktüğümüz her bir damla yağ ile Türkiye’nin geleceğini çalıyoruz ve zaten sınırlı olan su kaynaklarımızı katlediyoruz.. Hem de ne katliam..!
Lavabodan döktüğümüz bir litre yağ tam 1 milyon litre suyu mahvediyor.
Yanlış duymadınız, 1 litreye 1 milyon litre..
Fritözlerde kirlenen yağlar, kızartma yapıldıktan sonra tavalardan dökülen yağlar denizlerimizde, göllerimizde, akarsularımızda ve içme suyu kaynaklarımızda geri dönülmesi imkansız hasarlar yaratıyor.
Bu yağlar suların üzerinde birikerek güneş ışıklarının aşağıya geçmesini önlüyor ve oksijeni keserek sudaki tüm dengeyi bozuyor. Hem sudaki canlı yaşamı bitiyor hem de sular hızla kirlenerek, tüm işlevini yitirmeye başlıyor.”
Bugün, böyle karanlık bir süreci hiçbirimiz yaşamak istemeyiz..
O bakımdan, Kent Konseyi’nin bu çalışma programına olan ilgisini hepimiz önemsemeliyiz.. Öyle ki, çevre kirliliği artık bireylerin sorunu olarak karşımıza çıkıyor.. Hazır atıklardan, kirlilikten sözetmişken.. Çabamızı, yaptırımlarımızı, önlemlerimizi de  konuşmak isterim..
Mesela, Dörtyol Mehmet Akif İlköğretim Okulu 8/E sınıfı öğrencilerinden İrina Ağarhimova’nın ‘Su kirliliği’ üzerine yaptığı resim, Türkiye 2.si oldu..
Ne kadar önemsedik, görüyoruz..
Yerel gazetelerde, iki sütunluk haber olarak çıktı..
Bugün o resmi, köşeme taşıyorum.. Çünkü bu resim, çevre kirliliği kapsamında yakın bir gelecekte -eğer ki önlem alınmaz ise- bir bardak suya ihtiyacı olan bizlere ve tüm canlılara bir mesaj olarak karşımıza çıkacak..
Peki bizler bu süreçte ne yapıyoruz?
Toplumun bireyleri olarak, üzerimize düşen görevi yerine getiriyor muyuz?
Yağları gelişigüzel atıyor muyuz?

SATICI: “BİR KISIM YANLIŞ ANLAŞILMA VAR”Türkiye Değişim Hareketi Denetleme Kurulu üyeleri, İskenderun’a gelmeden önce bir ‘bilgi paylaşımı’ hatası yaşanmış, ben de bu durumu kaleme almıştım. TDH Şişli İlçe Denetleme Kurulu Üyesi Sedat Satıcı’yı ilgilendiren bu yazıdan sonra, yoğun tepkiler geldi. Sedat Satıcı bir gün sonra TV’ye geldi, durumu aktardı..‘Bir yanlış anlaşılma var’ diyerek, görüş bildirmişti.Bugün aynı düşünceyle, TDH İskenderun İlçe Başkanı Mustafa Kaleli’ye bir mektup yazarak, ‘yalnış anlaşılma’dan ötürü yaşadığı sıkıntılara vurgu yaptı, destek çağrısı yaptı. İşte o detaylar:“- Geçtiğimiz hafta için Şişli İlçe Teşkilatından gerekli ön hazırlıkları yapmak üzere Hatay’a gönderildim. İskenderun’da yemek düzenledim. Ticaret ve Sanayi Odası ile görüşme ayarladım. İstanbul’dan gelecek olan çekirdek kadro zaten ilçelere denetlemek üzere geleceğinden, sizinle de orada tanışmayı planlamıştım. Fakat ben bu randevuları alıp ayarlama yaptıktan sonra, İstanbul’dan gezinin il tarafından planlanacağı söylendi. Bizim yaptığımız planlamada gayri resmi konumuna düştü. Bu sebeple bir kısım yanlış anlaşılma durumları söz konusu oldu. Babam Dr. Celal Satıcı, 40 sene memleketimize hizmet etmiştir. Bende onun devamı olarak önümüzdeki yıllarda hizmet etme yarışına katılabilirim. Fakat kısa vadede ne benim ne de çevremdeki herhangi insanın aktif siyasette yer alma düşüncesi yoktur. Ancak ve ancak teşkilatlarımıza güçlendirmek adına Gümüş ve Satıcı aileleri olarak ihtiyaç duyulursa katkı sunarız. Biz İstanbul’da teşkilatlarımız güçlensin diye çalışırken kendi memleketimizin zayıflaması için bir girişimde bulunmayı bırakın, bu tarz şeylere zihnimizde bile yer ayırmayız.”
FELAKETE NE KADAR HAZIRIZ?!Bugün Dünya Su Günü.. İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in ‘su hayattır, kirletmeyelim’ sözleri halen kulağımı çınlatıyor.. Su şebekesiyle ilgili çalışmalara bu yüzden çok önem veriyor, suyu seviyor.. Su kaynaklarının kirlendiğini söylerken bile, yüreğine ateş düşüyor.. Bugün, Kent Konseyi çalışma grubunun raporuna yansıyan bir konu daha var ki, daha önce de yazmıştım.. Nedir o?- Atık yağların toplatılması..Bugün o raporda, ‘atık yağların’ tartışılıyor olması bile, içimi bir nebze olsun rahatıyor.. Ciddi bir tehlike olduğunu aylar öncesinden yazmış, şöyle vurguyu aktarmıştım:“- Lavabodan döktüğümüz her bir damla yağ ile Türkiye’nin geleceğini çalıyoruz ve zaten sınırlı olan su kaynaklarımızı katlediyoruz.. Hem de ne katliam..!Lavabodan döktüğümüz bir litre yağ tam 1 milyon litre suyu mahvediyor. Yanlış duymadınız, 1 litreye 1 milyon litre.. Fritözlerde kirlenen yağlar, kızartma yapıldıktan sonra tavalardan dökülen yağlar denizlerimizde, göllerimizde, akarsularımızda ve içme suyu kaynaklarımızda geri dönülmesi imkansız hasarlar yaratıyor.Bu yağlar suların üzerinde birikerek güneş ışıklarının aşağıya geçmesini önlüyor ve oksijeni keserek sudaki tüm dengeyi bozuyor. Hem sudaki canlı yaşamı bitiyor hem de sular hızla kirlenerek, tüm işlevini yitirmeye başlıyor.” Bugün, böyle karanlık bir süreci hiçbirimiz yaşamak istemeyiz..O bakımdan, Kent Konseyi’nin bu çalışma programına olan ilgisini hepimiz önemsemeliyiz.. Öyle ki, çevre kirliliği artık bireylerin sorunu olarak karşımıza çıkıyor.. Hazır atıklardan, kirlilikten sözetmişken.. Çabamızı, yaptırımlarımızı, önlemlerimizi de  konuşmak isterim..Mesela, Dörtyol Mehmet Akif İlköğretim Okulu 8/E sınıfı öğrencilerinden İrina Ağarhimova’nın ‘Su kirliliği’ üzerine yaptığı resim, Türkiye 2.si oldu..Ne kadar önemsedik, görüyoruz.. Yerel gazetelerde, iki sütunluk haber olarak çıktı..Bugün o resmi, köşeme taşıyorum.. Çünkü bu resim, çevre kirliliği kapsamında yakın bir gelecekte -eğer ki önlem alınmaz ise- bir bardak suya ihtiyacı olan bizlere ve tüm canlılara bir mesaj olarak karşımıza çıkacak.. Peki bizler bu süreçte ne yapıyoruz?Toplumun bireyleri olarak, üzerimize düşen görevi yerine getiriyor muyuz?Yağları gelişigüzel atıyor muyuz?

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.