YUSUF CİVELEK’TEN BİR İLK DAHA!

İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek’in, seçim meydanlarında sıkça telafuz ettiği bir sözünü hatırladım:
– “İhaleler şeffaf ve basının huzurunda olacak!”
Öyle falanca büyük ihaleler değil.. Eğer, İskenderun Belediyesi’ni ilgilendiren toplu iğnesi ihalesi varsa, o da dahil..
Hatırlarsanız.. Geçmiş dönemlerde kıyametler kopuyordu, İskenderun Belediyesi’nde.. İddiaların başında şu vardı..
X ihale istenilen firmaya verilir, söz konusu şartname sonradan hazırlanırdı..
‘Hep aynı isimler, hep aynı firmalar girerdi ihaleye’ şeklinde tepkiler çoğalırdı, ahalide..
Şimde tam tersi..
İhaleye giren firmanın temsilcileri, kalabalığı görünce şaşırıyor..
Örneğin, yoksul vatandaşlarımıza dağıtılmak üzere gerçekleştirilen ramazan paketleri ihalesi.. İhale günü ve saatini bilmiyordum. Dün, sabah saat 09.00 gibi telefonum çaldı.. Arayan, Başkan Yusuf Civelek’ti..
“Yılmaz Bey, bugün (dün) saat 10.00’da ihalemiz var. Buyurursanız sevinirim.. Biliyorsunuz ki, artık tüm ihalelerimizi basına açık ve şeffaf bir ortamda gerçekleştiriyoruz” diyerek, bu konudaki hassasiyetini ortaya koydu.
Bunun kaçıncı ‘İhaleye davet’ çağrısı olduğunu hatırlamıyorum..
Her ihale basına bildiriliyor, saptamalar kamuoyuna açık, KİK’in uygunluk kapsamında gerçekleşiyordu.
Açıkça belirtmeliyim ki..
İhalelerin yapıldığı odalar artık dar gelmeye başladı firmalara..
Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, işte tam bu noktada firma temsilcilerine sesleniyor:
– “Özür dilerim arkadaşlar! Salonumuz dar, bugünlük kusurumuza bakmayın. Daha sonraki ihaleleri, ilanlarda belirteceğimiz kurallara bağlı kalarak, brifing salonunda bu toplantılarımızı yapacağız. Çayınızı, kahvenizi ikram edeceğiz. Hiç kimse ayakta beklemeyecek.. Zarfları gözünüzün önünde açacağız. İhaleyi, şartnamelere uyan ve hakkaniyeti ortaya koyan firmaya vereceğiz. Kazanan firma da, 100 gram eksik iş yapmayacak. Bunun günahı hepimizin.. Belediyenin parasını, vatandaşın parasını çarçur etmeyeceğiz, bir gram günah boğazımızdan geçmeyecek..”
Sayın Civelek, bu sözleri sarfederken, ihaleye giren firmaların temsilcileri arasında şu sözlerin yükseldiğine şahit oldum:
– “Sayın başkanım.. İlk defa böyle bir kalabalıkla karşılaşıyoruz. Bizlere daha düne kadar bu tür ihaleler bildirilmiyordu..”
Demek ki, birşeyler yolunda gidiyor..
Gerçek şu ki..
İskenderun Belediyesi’nde bazı ilkler yaşanmaya devam ediyor..
Dilerim, ilklerin bileşkesinden güzel sonuçlar elde ederiz..

ÇAYDANLIK VE BARDAK!
Ne kadar kibirli dursa da, bardağın önünde eğilir çaydanlık..
Öyleyse bu büyüklenme niye?
Bu kibir, bu gurur ne için?
Mütevazı ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından..
Bardağı insan bunun için öper daima alnından..
(Erkin VAHİDOV)

ŞERİF TOSYALI ÇAKI GİBİ ASKER!
Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı’nın biricik oğlu Şerif Tosyalı vatani görevini yapmak üzere Ankara Mamak’taki birliğine teslim oldu.
Aile arasında düzenlenen törende duygulu anlar yaşansa da.. Şerif Tosyalı, vatana hizmet edecek olmanın onurunu ve mutluluğunu paylaştı ailesiyle..
Alnı ak, başı dik bir Türk evladı gibi, mütevazı ve olgun tavırlarıyla göz doldurdu..
Bu yazıyı da onun için yazdım..
Tosyalı Ailesi’nin 3. Kuşak gençliğinin ilk asker adayıydı..
Neşeli, espirili, dinamik ve çakı gibi bir delikanlıyı askere uğurlarken, geleneği bozmak istemedim.. Siz biraz moral deyin, ben ise Türk evladının yüreğine işleyen memleket sevdası deyim..
Koparıp, atamazsınız!
Bana göre en sağlıklı örnek Şerif Tosyalı oldu..
Ailesi’nin ne kadar gururlandığını biliyorum, ama aynı gururu yaşayan arkadaşları adına şunu söylemek istiyorum..
Herşey bu güzelim vatanımız için..
Türkiye’ye layık bir genç olmanın sorumluluğunu üzerinde taşıyan, babasına ‘başarı’ merdivenlerinde omuz veren, o  kibirsiz halleriyle sevdiğim Şerif Tosyalı kardeşime hayırlı teskereler diliyorum..

YANLIŞI DÜZELTMEMİZ LAZIM!
İskenderun’de yayınlanan aylık ‘Sektörel’ dergisine konuşan İSSİAD Başkanı Recep Atakaş, 2. OSB ile ilgili görüş aktarırken, lafı gediğine oturtmuş..
Aynen aktarıyorum:
– “2. OSB kurulmak istenirken, birden iptal edildi. Ne oldu, bilmem.. Yapılan itiraz neticesinde mahkeme OSB’ye iptal verdi. Bu kime yaradı? Söz konusu yerine hemen yanında İsdemir, gübre fabrikası, yakınında 1. OSB ve Payas OSB var. Bu arazi, sanayi kuruluşlarının tam ortasında kaldı. Burası sanayiden başka ne olabilirdi? Turizm olur mu? Tarım olur mu? Veya meskene çevrilebilir mi? Hayır!
Birileri, burasının değerlendirilmemesi için engel oluyor. Bu yanlışı düzeltmemiz lazım. Yatırımcının önünü açalım. Bunların yanında bir de arazilerini satmayarak veya yatırıma açmayarak speküle edenler var. Ben arazimi ne kadar pahalıya satarım düşüncesiyle hareket ediyorlar. Devletin bu gibi insanlara müdahale etmesi gerekiyor.”
Benim de aylardır yazdığım, hatta fikirlerimden dolayı yargılandığım mevzu da bu değil mi? Sayın Atakaş’ın söylediği bu sözler, aslında haklı bir tepkinin sessiz bir sunumu değil mi?
İskenderun’da çevreyi kirleten sanayi kuruluşlarını çevre koruma dernekleri görmüyor mu? Onlara ses çıkarmayan bu dernekler, çevre dostu teknolojiye yatırım yapan firmaları neden aynı kategoride ele alıyorlar?
Daha düne kadar, Kaymakam Cengiz Horozoğlu, çevre kalite belgesi alan firmalar için, “kendinizi tanıtın, bu tesislerinizin çevreye zarar vermediğini anlatınız” derken, yanlış mı konuşuyordu?
Ya da olaya şu pencereden bakalım..
Erzin Çevre Koruma Derneği Başkanı Cemal Ertaç geçen günlerde köşeme taşıdığım şu sözlerinde haksız mı?: “Ulla, bazı dernekler tarafından fazla abartıldı ve şov olarak kullanıldı.”
Anlıyorum ki, Cemal Ertaç’ın sözleri de, tıpkı Recep Atakaş gibi çok yerinde bir özeleştiri.. O bakımdan, bazı çevresel adımlarda her derneğin, bilinçli, ön yargısız, kurumlar arasında ayırım yapmadan, sorumlu bir düşünce anlayışıyla hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum..
MÜSİAD Başkanı Fatih Tosyalı’nın şu sözlerini hep anımsarım:
– “Kısır çekişmelerin ne ülkeye, ne de bölgeye bir faydası var. Hepimiz, diyaloğa ve hoşgörüye açık olmalıyız. Birbirimize destek çıkmalıyız. Yoksa, olumsuz tablolar, hiçbirimizi sevindirmez.”

RÜZGAR GÜLÜ BİR HARİKA!
Alternatif enerji kaynaklarına somut bir girişim Belen’de başlatıldı.. Son günlerde hummalı bir çalışmanın yaşandığı Belen’in tarihi güzelliklerine bir de rüzgar gülü eklendi. Rüzgar enerjisinden elektrik elde etmeyi hedefleyen bu önemli projenin ilk etabında bölgeye, 10 rüzgar gülünün monte edileceğini öğrendim. 15 İtalyan ve 45 Türk’ün yapımında ve montajında çalışacağı rüzgar gülleri, temiz ve kullanılır enerji kaynaklarına en büyük alternatif.
İskenderun-Belen yolu güzergahı üzerinde muhteşem bir görüntüye sahne olan rüzgar güllerinin, sadece belen değil, yılın bütün günlerinde rüzgar alan bölgelere kurulması gerektiğini düşünüyorum. Bundan birkaç ay önce bir yazımda, Kaymakam Horozoğlu’nun rüzgar gülleriyle ilgili projelerini köşeme taşımış, Radar bölgesinin alternatif enerji kaynakları için ideal bir yapıya sahip olduğunu duyurmuştum.
Umarım, Belen’den bir sonraki durak, Radar olur..

SAHİPTEN DEMOKRAT DIŞI ‘AÇILIM’
Birileri rahatsız oldu, bedelli çalışıyor.. Adına da ‘Açılım’ diyor..
Sahibinin sesine kulak veren o arkadaşa, Kayahan’dan bir şarkı armağan ediyorum:
– “Bizim Aslan miyav dedi. Küçük fare kükredi!”

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.