YILMAZ 50’Lİ YİLLAR

50, 60 veya 70’li yıllarda büyüyenler, peki nasıl hayatta kaldı?!
Büyüklerimiz, “Ne varsa eskilerde var” dememiş boşu boşuna..
İki gün üst üste, çevre kirliliğini yazdım, çok sayıda telefon aldım..
Bugün biraz farklı bir tarzı, gözlerinizin önüne getireceğim.. 50, 60 veya 70’li yıllarda büyüyenlerin hoşuna gideceği, bizlerin de ders alacağı bir yazı metni..
Hoş, hani hep eskiyle, yeniyi kıyaslarız ya..
İnternet’te buldum, okudum, indirdim.. Allah derleyenden de, anımsayandan da razı olsun..
Dün ile bugün arasında neler değişti, bizler nasıl ayak uyduruyoruz?
Dün mü, sağlıklıydık, bugün mü?
Korkularımız dün de vardı, bugün de..
Hayat her türlü önleme rağmen bugün mü zararlı, dün mü..
Buyrun birlikte karar verelim:
1. DÜN, arabaların emniyet kemeri, kafa dayanakları ve hava yastıkları yoktu.
2. Arka koltuk eğlenceli ve tehlikesiz idi.
3. Oyuncaklar rengarenk idi ve kurşun içeren zehirli boyalarla boyanmştı..
4. Prizlerin, otomobil kapılarının, ilaç şişelerinin ve temizlik maddesi şişelerinin çocuk kilidi yoktu..
5. Kask olmadan bisiklete binilirdi..
6. Steril şişe suyu yerine hortumdan veya nehirden su içilebiliyordu,
7. Dışarıya istediğimiz yere oyun oynamaya giderdik, tek şart karanlık olmadan eve gelmekti,
8. Cep telefonu yoktu ve kimse nerede olduğumuzu bilemezdi,
9. Okul öğleye kadardı ve öğle yemeğini evde yerdik
10. Düşer yaralanırdık, dişlerimiz yamulur kemiklerimiz kırılırdı, ama kimse kimseyi dava etmezdi, oyun oynarken olur böyle şeyler denirdi.
11. Evden şekerleme ve kurabiye araklar, kilo sorunumuz hiç olmazdı, çünkü hep dışarıda oynar ve çok aktif olurduk.
12. Dört kişi aynı şişeden limonata içerdik ve kimse hepatit-b olmaz veya mikroptan ölmezdi.
13. Playstation, nintendo 64, video oyunları, kablolu tv, chatroom, internet, cep telefonu yoktu, onların yerine dostlarımız vardı.
14. Kilometrelerce uzaktaki arkadaşlarımızı yaya veya bisikletle ziyaret edebilir, evlerine kapıyı bile çalmadan girebilirdik ve kimsenin annesi kızmazdı.
15. Bazı öğreniciler belki diğerleri gibi başarılı değildi, sınıfta kaldıklarında kimse psikoloğa veya pedagoga gönderilmezdi. Hiperaktif çocuk yoktu.
16. Özgürlük, başarı, sıkıntı, görevlerimiz vardı ve bunlarla yaşamayı biliyorduk.
Esas soru şu..
Bütün bunları nasıl atlattık!?
PAYLAŞIMCI OLALIM!
Tabağınızdaki yemeği çöpe atmadan önce, lütfen açlıktan ölen insanları düşünün! Bugün Afrika’da açlıktan çocuklar ölüyor.. Ölen ve geriye kalan çocuklar için bir şeyler yapmayı denediniz mi? Sadece Afrika’da değil, ülkemizde bile işsizlik oranının her yıl 1 milyon kişi artarak, ilerlediğini biliyor musunuz? Kaç çocuğumuzun aç yatıp-kalktığını, yemekleri çöpe atmadan önce, ihtiyaç sahibi komşumuzla o besin kaynağını paylaşmamız gerektiğini umarım unutmayız!
(Teşekkürler Zeynel Abidin Görgen..)

50, 60 veya 70’li yıllarda büyüyenler, peki nasıl hayatta kaldı?!
Büyüklerimiz, “Ne varsa eskilerde var” dememiş boşu boşuna..İki gün üst üste, çevre kirliliğini yazdım, çok sayıda telefon aldım..Bugün biraz farklı bir tarzı, gözlerinizin önüne getireceğim.. 50, 60 veya 70’li yıllarda büyüyenlerin hoşuna gideceği, bizlerin de ders alacağı bir yazı metni..Hoş, hani hep eskiyle, yeniyi kıyaslarız ya.. İnternet’te buldum, okudum, indirdim.. Allah derleyenden de, anımsayandan da razı olsun..Dün ile bugün arasında neler değişti, bizler nasıl ayak uyduruyoruz?Dün mü, sağlıklıydık, bugün mü?Korkularımız dün de vardı, bugün de..Hayat her türlü önleme rağmen bugün mü zararlı, dün mü..Buyrun birlikte karar verelim:1. DÜN, arabaların emniyet kemeri, kafa dayanakları ve hava yastıkları yoktu.2. Arka koltuk eğlenceli ve tehlikesiz idi.3. Oyuncaklar rengarenk idi ve kurşun içeren zehirli boyalarla boyanmştı..4. Prizlerin, otomobil kapılarının, ilaç şişelerinin ve temizlik maddesi şişelerinin çocuk kilidi yoktu..5. Kask olmadan bisiklete binilirdi..6. Steril şişe suyu yerine hortumdan veya nehirden su içilebiliyordu,7. Dışarıya istediğimiz yere oyun oynamaya giderdik, tek şart karanlık olmadan eve gelmekti,8. Cep telefonu yoktu ve kimse nerede olduğumuzu bilemezdi,9. Okul öğleye kadardı ve öğle yemeğini evde yerdik10. Düşer yaralanırdık, dişlerimiz yamulur kemiklerimiz kırılırdı, ama kimse kimseyi dava etmezdi, oyun oynarken olur böyle şeyler denirdi.11. Evden şekerleme ve kurabiye araklar, kilo sorunumuz hiç olmazdı, çünkü hep dışarıda oynar ve çok aktif olurduk.12. Dört kişi aynı şişeden limonata içerdik ve kimse hepatit-b olmaz veya mikroptan ölmezdi.13. Playstation, nintendo 64, video oyunları, kablolu tv, chatroom, internet, cep telefonu yoktu, onların yerine dostlarımız vardı.14. Kilometrelerce uzaktaki arkadaşlarımızı yaya veya bisikletle ziyaret edebilir, evlerine kapıyı bile çalmadan girebilirdik ve kimsenin annesi kızmazdı.15. Bazı öğreniciler belki diğerleri gibi başarılı değildi, sınıfta kaldıklarında kimse psikoloğa veya pedagoga gönderilmezdi. Hiperaktif çocuk yoktu.16. Özgürlük, başarı, sıkıntı, görevlerimiz vardı ve bunlarla yaşamayı biliyorduk.Esas soru şu.. Bütün bunları nasıl atlattık!?

PAYLAŞIMCI OLALIM!Tabağınızdaki yemeği çöpe atmadan önce, lütfen açlıktan ölen insanları düşünün! Bugün Afrika’da açlıktan çocuklar ölüyor.. Ölen ve geriye kalan çocuklar için bir şeyler yapmayı denediniz mi? Sadece Afrika’da değil, ülkemizde bile işsizlik oranının her yıl 1 milyon kişi artarak, ilerlediğini biliyor musunuz? Kaç çocuğumuzun aç yatıp-kalktığını, yemekleri çöpe atmadan önce, ihtiyaç sahibi komşumuzla o besin kaynağını paylaşmamız gerektiğini umarım unutmayız!(Teşekkürler Zeynel Abidin Görgen..)

Önceki İçerikSEÇMENİ APTAL YERİNE KOYMAYIN!
Sonraki İçerikTEHLİKELİ GİDİŞAT!
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.