TOPLUMSAL REFLEKS BU DEĞİL?!

..ve kent konseyi ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. İskenderun Kaymakamı Cengiz Horozoğlu ve Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek oldukça heyecanlıydı.
Özlemini yaşadıkları tarihi bir açılıma şahitlik yapıyorlardı.
Kaldı ki..
Kaymakam Horozoğlu, kent konseylerinin siyaset yapılacak yerler olmadığını, alt çalışma gruplarının hazırladığı önerilerin sunulduğu, karşıt görüşlerin tartışma olanağı bulduğu bir platform olduğunu söylerken, gayet iyi niyetli..
Ağlamayın..
Şikayet etmeyin..
Siyaset yapmayın.. Evet, bunları derken, ciddi ve kararlı..
İskenderun Belediye Başkanı Yusuf Civelek aynı keza..
Sorun hepimizin..
Başarı hepimizin..
Sevinç ve acı da hepimizin..
Hepimiz aynı gemideyiz, sözleriyle şeffaf ve katılımcı bir belediyenin temelini oluşturmanın mutluluğunu yaşıyordu..
Peki ne oldu?
Kaymakam Horozoğlu’nun genel kurul sırasında 10 dakika önce söyledikleri unutuldu.. Başkan Civelek’in, “Yürütme Kurulu sadece koordinasyonu sağlar. Önemli olan Eylül ayında birlikte belirleyeceğimiz çalışma gruplarıdır” sözleri geçiştirildi..
Neymiş efendim..
Genel kurula seçilen liste önceden hazırlanmış, ortada bir aldatmaca var!
Tamam ortada bir takım yanlış hususlar doğmuş olabilir, çözülür!
Ama..
Hani, siyaset yapmayacaktık?!
Hani, esasen, bizi bir araya getiren temel düşüncemiz, İskenderun’a karşı olan görevlerimiz ve sorumluluklarımızdı..
Hani, kent konseyi çalışmalarındaki prensiplerimiz, gönüllülük ve üretkenlik olacaktı..
Kent konseyinin temel felsefesinde, sağ veya sol düşüncenin ağırlık kazanması gibi gülünç ifadelere yeri olmamalı..
Bizler o konseyi “toplumsal refleks” olarak adlandırmadık mı?
Hani barışık, katılımcı demokrasi anlayışımız..?
***
Her şeyi unutun.
Kent konseyinde şu veya bu tarafta olduğunuzu bir kenara bırakın.
Cuma gününü şöyle bir gözünüzün önüne getirin.
İskenderun’da, 300 bini aşkın insan haykırıyor.
İstihdam, üretim ve hizmet!
Bunların hiç mi bir önemi yok?
İlla ki, bizim grubtan, bizim kesimden birileri mi olacak, o konseylerde?
Öyle olunca, kent konseylerinde sorunlar çözülecek mi?
Yani ben, eğer kent konseyine seçilemedim diye, sorunumu o yürütme kuruluna aktaramayacak mıyım?
Kaldı ki, kent konseyleri öneri makamıdır.. Meclis üyeleri ne diye duruyor..
İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, yerel parlamentonun da başkanı değil mi?
Niye, gruplaşmaya bu kadar meğilliyiz?
Bir belediye başkanının samimiyetine güvenmek, bir kaymakamın söylemlerine katılmak varken, ne diye ‘birlikteliklerimizi, kan bağımızı’ hiçe sayarak, bölünmeye çalışıyoruz?
Doğrular adına, kent halkına gidip bir zahmet sorun bakalım.
Böyle bir “mantık” olur muymuş?
Kent konseylerinin temel taşları ‘bizler’ değil miyiz?
Yani bütün bu insanlar, bir hareketin içinde olamazlar mı, öyle mi?
* * *
Ben bu konuda taraf değilim.
Ama endişem odur ki, bu tür keyfi yaklaşımların kent menfaatine bir dayanağı yok..
Eminim ki, haftalık veya günlük gazetelerin bu haberi veriş biçiminde, heyecan yükselmiş olacak.. Acaba neden?
Ben öyle yapmadım, yapmayacağım..
Öyle, giderek daha çok sayıda insanın kafasında soru işaretleri uyandırmayacağım?
Artık şunu iyice görmeye başladım.
Kent konseyi, İskenderun ve kent halkı için lazım..
Artık bir çatı altında, sol veya sağ düşünceyi bir kenara bırakıp, toplumsal refahı yükseltmek lazım..
Onun dışındaki bazı şeyler, sadece sorunlara davetiye çıkarır..
Kent konseyleri; bu tür yanlışlıklar, önyargılar ve hesaplaşma duygularından arınmadığı takdirde, sadece siyasetçileri değil, halkın kendisini beraberinde sürükleyecek ve bir bölümümüzü de bir yerlere doğru götürecek.
Götüreceği yer demokrasi mi diye sorarsanız, bunu bana sormayın.
Kimseye sormayın.
Çünkü cevabı sadece tarih verecek..!

KILIÇLAR KADAR OLAMIYORUZ!
Bu belki 5’inci yazım.. Hadi, benimkileri bir kenara bırakın..
İskenderun Kaymakamı Cengiz Horozoğlu daha bir hafta geçmeden, bölgesel kalkınma ajansları için umut verici açılımlardan söz etmedi mi?
Sekretarya ve yapılandırma çalışmaları için de İskenderun’u işaret etmedi mi?
STK’lara ‘harekete geçin, yoksa yarın geç olabilir’ mesajını vermedi mi..?
Görüyorum ki, sanayicilerimizden kurulu dernekler konuyu yeterince ciddiye almıyorlar, ya da bazı hamleler var, fakat olayın Ankara süreci pek kamuoyuna yansıtılmıyor..
Amacım eleştirmek değil.. Ama üzülüyorum..
Sebebine gelince..
Hatay Sanayici ve İşadamları Derneği (HASİAD) Başkanı Mehmet Kılıçlar geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapıyor.. Zincirleme olay şöyle cereyan ediyor:
– HASİAD, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i ziyaret ediyor..
– Kalkınma ajansı düşüncesinin bu ziyaretten sonra karara bağlandığı açıklanıyor..
Ve teşekkür faslı..
Buraya kadar birşey yok..
Fakat, HASİAD Başkanı Mehmet Kılıçlar ufacık bir ayrıntıyı satır aralarına yerleştirerek, güya uyanıklık yapıyor..
Zannediyor ki, bizler bunun kodlarını çözemeyecek ya da hangi anlamların yüklendiği anlaşılmayacak..
Mehmet Kılıçlar’ın şu sözlerine ne diyeceğiz?:
– Her il merkezinde kurulacak yatırım destek ofisleri, istihdam, üretim, ve ihracat artışına önemli katkılar sağlayacak!
Amaç ve niyet ortada..
Bölgeye kalkınma ajansları kurulsun, ama yatırım destek ofisleri Antakya’da konuşlansın..
Kılıçlar, bu söylemlerinde iyi niyetli ve samimi olabilir.. Antakya’nın çıkarlarını korumaya çalışmasını da normal karşılıyorum..
Ama eğer maliye raporlarına göre, en fazla vergi tahsilatının yapıldığı Hatay’da, ilk 100’ün içerisinde İskenderun’un 50 firması yer alıyorsa..
Türkiye’nin en büyük 500 firması arasında ilk 100’ünde İskenderunlu firmalar yer ediniyorsa..
Bölgenin en güçlü yatırımcıları İskenderun’da konuşlanıyorsa..
Ee, biraz da müsaade edin de, kalkınma ajanslarının yatırım destek ofisleri veya sekretaryası İskenderun’da olşturulsun..
Bir kez olsun, İskenderun hak ettiği değeri layıkıyla alsın..
Yanlış anlaşılmasın..
Mehmet Kılıçlar’a ‘haksız’ bir girişim içerisinde olduğunu söylemiyorum..
Ama eğer ortada bir hak arayış mücadelesi varsa, İskenderun’a öncelik verilmesi gerektiğine inanıyorum..
Benim tezim şu..
Tıpkı Mehmet Kılıçlar gibi, İskenderun’daki tüm STK’ları, sanayicilerimizi, işadamlarımızı, yatırım destek ofisinin kentimizde konuşlanması için destek vermeye davet ediyorum..
Haksa hak.. Mücadeleyse mücadele..!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.