ÇOCUKLARIMIZ ÜZERİNE

ÇOCUKLARIMIZ ÜZERİNEEğitim İzleme Raporu 2007..
Nedir bu?
Türkiye’de çocukların durumunu ortaya koyan bir belge.
Bu raporla, zorunlu eğitimin beş yıldan sekiz yıla çıkarıldığı 1997 yılından itibaren nelerin yapıldığı belgeleniyor..
Bu raporla, reformların katkısı sıralanıyor..
Bu raoprla, eğitim eşitsizliği, kız-erkek uçurumunun hangi oranlarda giderildiği maddelerle anlatılıyor..
Bunlardan bazıları aşağıda:
* İlköğretim çağındaki her üç çocuktan biri yoksul hanede yaşıyor.
* Yoksulluk oranları şehirde ve kırsal alanlarda farklı.
* İlköğretim çağında olduğu halde okula devam edemeyen her beş çocuktan biri “çalışmak zorunda”.
* İlköğretim çağındaki çocuklar yetersiz besleniyor. Demir eksikliğinden kaynaklanan beslenme anemisini yüzde 25-30 oranında.
* Okula gitmeyen her beş çocuktan üçü kız.
* 78 bine çocuk tarım işçisi olduğu tahmin ediliyor.
***
Raporun Türkçe meali şu:
Türkiye’de çocuklar iyi koşullarda okula gidemiyor, yeterli beslenemiyor ve ve aileyi geçindirmek için okul yerine çalışmak zorunda kalıyor.
Şimdi ister 3 çocuk yapın, ister 5!
Sizi bağlar!
İKİ FOTOĞRAF?!
Türkiye gergin günler geçiriyor…
Krizler, tartışmalar, kavgalar, komplo teorileri birbirini kovalıyor…
İnsanlar nezaketten uzaklar..
Uygar toplumlar arasındaki konuşmalara da sığmayan yakışıksız sözleri biz çıkıp, birbirimiz için söylüyoruz.
Türkiye’deki bu fotoğraf karesinin bizleri hangi noktalara getirdiğini küçük bir örnekle göstermek istiyorum.
Yer İstanbul..
Genç, orta halli bir karı koca 3 yaşlarındaki çocuklarıyla Yıldız Parkı’na gidiyorlar. Çadır Köşkü’ndeki restoran/kafeye oturuyorlar. Hava güzel, doğa yeni yeni uyanıyor. Çevre cennet gibi. Bu sırada erkek içinden geleni yapıyor ve elini karısının omzuna atıyor.
Anında tepelerinde bir garson beliriyor, “Burası aile yeri” diye uyarıyor.
Öğretmen olan kadın “Biz de aileyiz” diyor.
Öteki garsonlar da geliyor, “kurallar böyle, el ele tutuşmak yok, sarılmak yok” diyorlar ve kendilerine servis açmayacaklarını söylüyorlar.
***
Olay bu..
Düşünüyorum da, Türkiye bu noktaya gelmeli miydi?
Getirenlerin hiç mi vicdanı sızlamıyor?
Daha dün Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde patlayan sağ-sol kavgalarının sorumluluğunu kimler üzerine alacak?
Söyleyin bana..
Böylesine çirkef bir düzenle beslenebilecek hangi kansızlar, kimler basit ve içi boş söylemlerle ‘oy avcılığı’na soyunabilir ki?
Görüyorsunuz işte..
Mahalle baskısı hemen her alanda giderek artıyor ve birileri düğmeye basmış durumda..
Biz bunları olağan mı karşılamalıyız, yoksa umursamalı mıyız?
İskenderun’da MHP’nin kahvaltılı basın toplantısı vardı geçen gün.. Sahildeki Petek Pastanesi’nde açıklamayı beklerken, kayalıklar arasında baharın görkemli coşkusunu karşılayan genç bir çiftin, masum ve hayata inat cilveleşmesine tanık olduk..
Türkiye’nin farklı iki yerinde, birbirinden alakasız iki manzara..
Her iki fotoğrafa bir bakın..
Ve yazımda yönelttiğim sorulara cevap arayın..
Doğrusu ben de bu soruların cevabını çok merak ediyorum.

ÇOCUKLARIMIZ ÜZERİNEEğitim İzleme Raporu 2007.. Nedir bu?Türkiye’de çocukların durumunu ortaya koyan bir belge.Bu raporla, zorunlu eğitimin beş yıldan sekiz yıla çıkarıldığı 1997 yılından itibaren nelerin yapıldığı belgeleniyor..Bu raporla, reformların katkısı sıralanıyor..Bu raoprla, eğitim eşitsizliği, kız-erkek uçurumunun hangi oranlarda giderildiği maddelerle anlatılıyor..Bunlardan bazıları aşağıda:* İlköğretim çağındaki her üç çocuktan biri yoksul hanede yaşıyor.* Yoksulluk oranları şehirde ve kırsal alanlarda farklı.* İlköğretim çağında olduğu halde okula devam edemeyen her beş çocuktan biri “çalışmak zorunda”.* İlköğretim çağındaki çocuklar yetersiz besleniyor. Demir eksikliğinden kaynaklanan beslenme anemisini yüzde 25-30 oranında.* Okula gitmeyen her beş çocuktan üçü kız.* 78 bine çocuk tarım işçisi olduğu tahmin ediliyor.***Raporun Türkçe meali şu:Türkiye’de çocuklar iyi koşullarda okula gidemiyor, yeterli beslenemiyor ve ve aileyi geçindirmek için okul yerine çalışmak zorunda kalıyor.Şimdi ister 3 çocuk yapın, ister 5!Sizi bağlar!
İKİ FOTOĞRAF?!Türkiye gergin günler geçiriyor…Krizler, tartışmalar, kavgalar, komplo teorileri birbirini kovalıyor…İnsanlar nezaketten uzaklar.. Uygar toplumlar arasındaki konuşmalara da sığmayan yakışıksız sözleri biz çıkıp, birbirimiz için söylüyoruz.Türkiye’deki bu fotoğraf karesinin bizleri hangi noktalara getirdiğini küçük bir örnekle göstermek istiyorum.Yer İstanbul..Genç, orta halli bir karı koca 3 yaşlarındaki çocuklarıyla Yıldız Parkı’na gidiyorlar. Çadır Köşkü’ndeki restoran/kafeye oturuyorlar. Hava güzel, doğa yeni yeni uyanıyor. Çevre cennet gibi. Bu sırada erkek içinden geleni yapıyor ve elini karısının omzuna atıyor.Anında tepelerinde bir garson beliriyor, “Burası aile yeri” diye uyarıyor.Öğretmen olan kadın “Biz de aileyiz” diyor.Öteki garsonlar da geliyor, “kurallar böyle, el ele tutuşmak yok, sarılmak yok” diyorlar ve kendilerine servis açmayacaklarını söylüyorlar.***Olay bu.. Düşünüyorum da, Türkiye bu noktaya gelmeli miydi?Getirenlerin hiç mi vicdanı sızlamıyor?Daha dün Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde patlayan sağ-sol kavgalarının sorumluluğunu kimler üzerine alacak?Söyleyin bana..Böylesine çirkef bir düzenle beslenebilecek hangi kansızlar, kimler basit ve içi boş söylemlerle ‘oy avcılığı’na soyunabilir ki?Görüyorsunuz işte..Mahalle baskısı hemen her alanda giderek artıyor ve birileri düğmeye basmış durumda.. Biz bunları olağan mı karşılamalıyız, yoksa umursamalı mıyız? İskenderun’da MHP’nin kahvaltılı basın toplantısı vardı geçen gün.. Sahildeki Petek Pastanesi’nde açıklamayı beklerken, kayalıklar arasında baharın görkemli coşkusunu karşılayan genç bir çiftin, masum ve hayata inat cilveleşmesine tanık olduk..Türkiye’nin farklı iki yerinde, birbirinden alakasız iki manzara..Her iki fotoğrafa bir bakın..Ve yazımda yönelttiğim sorulara cevap arayın..Doğrusu ben de bu soruların cevabını çok merak ediyorum.

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.