BU PSİKOLOJİDEN KURTULUN!

Hiç düşündünüz mü?
Niçin çok çabuk unutuyoruz ve neden kullanılıyoruz?
Yapılan eleştirilere karşı neden bu kadar tahammülsüzüz?
Bu durumu iki soruyla değerlendirmek istiyorum:
Bir: İskenderun hakettiği değeri görüyor mu?
İki: Bu güzel kente yeterince hizmet geliyor mu?
Hiç şüpheniz olmasın, bu iki sorunun cevabı, ortada bir fonksiyon hatasını ortaya koyacaktır..
Ve bu hatanın muhatabı veya muhatapları mutlak surette eleştirilir, eleştirilecektir.
Ama ne hikmetse eleştirilere maruz kalanların bilmediği birşey var.. Tahammülsüzlüğün en önemli nedeni, ortada hizmet olsun, olmasın, zoraki bir durumla o siyasetçinin önemli birşeyleri başardığı anlatılıyor..
Yağcılar takımı O’nu buna inandırıyorlar.
“Efendim siz gelmiş geçmiş en büyük hizmet adamısınız, sen doğru yoldasın. Hiç kimse sizin kadar başarılı olamadı..”
Vesaire… Vesaire…
* * *
Bakın etrafınıza, onlardan çokça göreceksiniz..
Gel zaman, git zaman..
Aktörler ve şartlar değişir..
Yağcıların işine son verilir..
Kötülenirsiniz, yolsuzluğa karıştığınızı söylerler, insanları kullandığınız anlaşılır..
Ama kimse şu sorunun cevabını aramaz?
“- Yıllardır sustunuz da, niye bugün konuşuyorsunuz?
Dün sus-pus oldunuz da, bugün nasıl oluyorda sisteme karşı rajon kesiyorsunuz?
Daha dün gibi hatırlarım..
O zaman milletin vekili kapıdan karşılanırdı..
Hizmet adamı kimliği konuşulurdu..
Kente katkısı büyüktü..
Saygıdeğer insandı..
Bugün öyle mi lanse ediliyor?
Makam, ünvan hırsı yağdanlık kişiliklerin gözünü kör etmiş..
Yeter ki, işlerinden olmasınlar..
Yeter ki, koltukları ellerinden alınsın..
Bülbül kesiliyorlar bülbül!!!
Dün o yağdanlıkların aleyhine yazı yazanların nasıl sabıka listesine alındıklarını, boy boy fotokopi kağıtlarına yazılan idam fermanlarını unutmadık..
Gazeteciye bel altı vurmak sevaptı..
O gün manşetlerde onlar vardı..
Bugün yine görüyoruz, okuyoruz.. Ama tersine..
Bugün sabıka listesine alınan gazetecilerin onlarla işbirliği yaptıklarını da hafızalarımızdan silmiyoruz.
Ne zaman vıcık vıcık yağ yapan o insanları görsem, iğrenirim..
Lanet ederim bu düzene..
O yüzleri hayatım boyunca hiç unutmadım.
Birşey değişti mi sanki bu hayatta..
Hazırolda bekleyenler, yalvaranlar bitmez bu düzende…
* * *
Bir de şunu gördüm; politikacıların pek çoğunda böyle vıcık vıcık yağlardan ne umduklarını bir türlü kestiremedim.
Ayakları yerden kesiliyor.
O yüzden ileriyi göremiyorlar, yağcılığın neye varacağını kestiremiyorlar..
Gerçekleri söyleyenlerden hoşlanmaz oluyorlar.
Gerçekleri yazan gazeteleri okumuyorlar.
Eleştirel manşetlerden ve köşe yazılarından hoşlanmıyorlar.
Ama ben aylar öncesinden uyardım..
Bu insanları teşhir ettim, yazdım..
O bakımdan bugün makam heveslilerin mazlum takılıp, hakkaniyet dümenine sarılmalarına kimsenin inanmayacağı bilinmelidir..
Ve bilsenler ki, yalandan bir doğru çıkarma arayışında olanlar hiçbir zaman iflah olmaz..
Bu değişmeyen bir kuraldır.
Lakin bu memleket, dansözlerden bıktı artık!
Bir tanesini daha kaldıramaz!

Hiç düşündünüz mü? Niçin çok çabuk unutuyoruz ve neden kullanılıyoruz?Yapılan eleştirilere karşı neden bu kadar tahammülsüzüz?Bu durumu iki soruyla değerlendirmek istiyorum:Bir: İskenderun hakettiği değeri görüyor mu?İki: Bu güzel kente yeterince hizmet geliyor mu?Hiç şüpheniz olmasın, bu iki sorunun cevabı, ortada bir fonksiyon hatasını ortaya koyacaktır.. Ve bu hatanın muhatabı veya muhatapları mutlak surette eleştirilir, eleştirilecektir.Ama ne hikmetse eleştirilere maruz kalanların bilmediği birşey var.. Tahammülsüzlüğün en önemli nedeni, ortada hizmet olsun, olmasın, zoraki bir durumla o siyasetçinin önemli birşeyleri başardığı anlatılıyor..Yağcılar takımı O’nu buna inandırıyorlar.”Efendim siz gelmiş geçmiş en büyük hizmet adamısınız, sen doğru yoldasın. Hiç kimse sizin kadar başarılı olamadı..”Vesaire… Vesaire…* * *Bakın etrafınıza, onlardan çokça göreceksiniz..Gel zaman, git zaman..Aktörler ve şartlar değişir..Yağcıların işine son verilir..Kötülenirsiniz, yolsuzluğa karıştığınızı söylerler, insanları kullandığınız anlaşılır..Ama kimse şu sorunun cevabını aramaz?“- Yıllardır sustunuz da, niye bugün konuşuyorsunuz?Dün sus-pus oldunuz da, bugün nasıl oluyorda sisteme karşı rajon kesiyorsunuz?Daha dün gibi hatırlarım..O zaman milletin vekili kapıdan karşılanırdı..Hizmet adamı kimliği konuşulurdu..Kente katkısı büyüktü..Saygıdeğer insandı..Bugün öyle mi lanse ediliyor?Makam, ünvan hırsı yağdanlık kişiliklerin gözünü kör etmiş..Yeter ki, işlerinden olmasınlar..Yeter ki, koltukları ellerinden alınsın..Bülbül kesiliyorlar bülbül!!!Dün o yağdanlıkların aleyhine yazı yazanların nasıl sabıka listesine alındıklarını, boy boy fotokopi kağıtlarına yazılan idam fermanlarını unutmadık.. Gazeteciye bel altı vurmak sevaptı..O gün manşetlerde onlar vardı..Bugün yine görüyoruz, okuyoruz.. Ama tersine..Bugün sabıka listesine alınan gazetecilerin onlarla işbirliği yaptıklarını da hafızalarımızdan silmiyoruz.Ne zaman vıcık vıcık yağ yapan o insanları görsem, iğrenirim..Lanet ederim bu düzene..O yüzleri hayatım boyunca hiç unutmadım.Birşey değişti mi sanki bu hayatta..Hazırolda bekleyenler, yalvaranlar bitmez bu düzende…* * *Bir de şunu gördüm; politikacıların pek çoğunda böyle vıcık vıcık yağlardan ne umduklarını bir türlü kestiremedim.Ayakları yerden kesiliyor.O yüzden ileriyi göremiyorlar, yağcılığın neye varacağını kestiremiyorlar..Gerçekleri söyleyenlerden hoşlanmaz oluyorlar.Gerçekleri yazan gazeteleri okumuyorlar.Eleştirel manşetlerden ve köşe yazılarından hoşlanmıyorlar.Ama ben aylar öncesinden uyardım..Bu insanları teşhir ettim, yazdım..O bakımdan bugün makam heveslilerin mazlum takılıp, hakkaniyet dümenine sarılmalarına kimsenin inanmayacağı bilinmelidir..Ve bilsenler ki, yalandan bir doğru çıkarma arayışında olanlar hiçbir zaman iflah olmaz.. Bu değişmeyen bir kuraldır.Lakin bu memleket, dansözlerden bıktı artık!Bir tanesini daha kaldıramaz!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.