Türkiye’de

İngiltere’de bir kasabada bir tane eczane varken onlarca kütüphane vardır. Bizde ise bir kütüphane varken onlarca sağlık ocağı var neden geri kaldığımızın açık ve net kanıtıdır aslında tabi ki görene. En tehlikeli insan kendini dinleyen insandır.

Rusya’dan gelen bir arkadaşımın anlattığı güzel bir anekdotu sizlerle paylaşayım. Gece saat 10 gibi çarşıyı gezerken bir ışıklı bina görürdüm, 8 kat her tarafta yanan lambalarıyla göz kamaştırıyordu. Burasının ne olduğunu sorduğumda beni gezdiren arkadaşım
Kütüphane olduğunu söyledi ve beni alıp gezdirdi. Burada dedi kütüphane ve laboratuvarlarını yirmi dört saat açık olduğunu ifade etti. Düşündüm de bizde pazarları bile kütüphane kapalıdır. Bir düşünürde söyle demişti; Her zaman kitapları bir dost olarak bilmişimdir siz düşünürken sessiz kalırlar.

Aslında bir insana bir kitap sattığın zaman, ona yalnız yarım kilo kâğıt mürekkep ve tutkal satmış olmazsın. Ona tamamıyla yeni bir yaşam satmış olursun. Sevgi dostluk mizah ve geceleyin denizde dolaşan gemiler. Eğer o kitap gerçekten benim anladığım anlamda bir kitapsa, onun içinde bütün gökler ve yer vardır… ‘Christopher Morley’

Taha Akyol;

Sadece mesleğim gereği okumak zorunda değilim. Ben, aynı zamanda oku denen eyleme vurgunum. Başka türlü asla öğrenemeyeceğin birçok şeyi bilmemi sağlıyor. Sayfası bir buçuk dakikada bin sayfa okumak için 25 saate ihtiyaç olanlara inat keyifle bir günde üç tane hacimli kitapları bir kenara koyup aldığım notları bilgi sarayıma işliyorum.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk;

Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı, bu yaptıklarımın hiç birini yapamazdım.

İngiltere Başkanı Piltt;

Yirmi yaşlarında iken Adam Smith’in yazdığı “Milletlerin Serveti” isimli kitabımı okumuştum. Bu kitap benin ufkumu açmış ve bir iş kurmuştum. Günün birinde İngiltere tarihinin en başarılı başkanlarından biri oldum ve ben siyasetimi o kitaba göre yön verdim.

Maksim Gorki;

Bir fırında çırak olarak çalıştığım yıllarda Tolstoy’un eserini okurken adeta kendimden geçmiştim. Bir ara havaya kaldırdığım kitaba uzun uzun baktım ve “Kâğıdın içinde sihirli bir şey var mı?” diye kontrol ettim. Sihir o sözlerdeydi ve ben devam ettim bilinmeyen söz aramaya…

Filozof İbn-i Rüşd;

Eserlerim Avrupa’da yılarca okutuldu. Kitap okumadan geçen yalnız iki gecem vardı. Biri evlendiğim gece diğeri babamın vefat ettiği gece idi.

Fatih Sultan Mehmet;

Çocukluktan başlayan büyük bir okuma tutkum vardı. Arapça ve Farsçanın yanı sıra Latince, Yunanca, Slavca ve İbraniceyi de öğrendim. Bazen sabaha kadar okur, okuduklarımı not alır ve onlardan yararlanarak planlarımı yapardım. Fetih olaylarında en büyük pay da bu okuma sevdamdır. Unutmayın; İyi kitaplar başarıya doğru uzanmış köprüdür!

Sokrat;

Bir gün Sokrat’ın yanına bir genç gelerek bilgiye nasıl sahip olabileceğini sordu. Filozofunu bahçeye çıkarıp su dolu bir havuzun yanına götürüp sonra da, kafasını suyun içine soktu ve bir süre orada tuttu. Genç biraz çabalamadan sonra kendini kurtardı. Sokrat, ona başının suyun içindeyken en çok ne arzu ettiğini sordu. Gençten şu cevabı aldı:
“Hava “… Filozof: “İşte, dedi. Eğer başın suyun içindeyken havaya olan ihtiyacını hissettiğin derecede hayatta bilgiye de olan ihtiyacını Hissede bildiğin zaman, onu öğrenmek için bir yol bulursun.

Prof. Bern Fischer

Alman Antreman kurumu başkanı Prof. Bern Fischer’in şu sözlerine kulak verin Beyninizi hızlı bir şekilde köreltmenin en etkili yolunun televizyon izlemek olduğunu biliyor muydunuz? İki saat televizyon seyretmek suretiyle beynin uyarımdan yoksun bırakılmasının beyinden oluşturduğu tembelliği gidermek için bir hafta zihin egzersizliği yapmak gerek. “Sadece iki saat kullanıldığı zaman böylesine tembelleşen bir beyin yıllarca kullanılırsa acaba ne hale gelir?

Çocuklar böyle aptalca dizileri seyretmesinler diye yatırdım şimdi biz bakalım şu dizilere…

SİYAH BEYAZ UBUNTU kitabında alıntı
Kaan Metin ÇELİK

Türkiye’de