Kuzey Suriye’de batılı bilim insanları tarafından yıllar önce keşifleri gerçekleştirilen petrol sahalarının rezerv bakımından zengin olduğunu belirten Prof. Dr. Ergül Yaşar: “Bu bağlamda yapılan tespitler ve bilimsel çalışmalar ile Suriye ve ülkemizdeki terörün asıl nedeninin petrol ve doğalgaz rezervlerinin olduğu ortadadır. Yapılan jeolojik çalışmalar ile üretim yapılan petrol kuyuları değerlendirildiğinde bölgenin petrol ve doğalgaz açısından zengin rezervuar alanı olduğu görülmektedir. Suriye iç savaşının altındaki asıl neden, sünni–alevi meselesi değil, tamamen enerji kaynaklarıdır. Çeşitli ülkelerin Kuzey Suriye’de çok sayıda petrol ruhsatı aldığını ve savaşın bitiminde hemen üretime geçecek şekilde planlamalar yaptığı ortadadır. Bugün iç savaşın sürdüğü bölgeler batılı şirketler tarafından parsellenmiş olup, Suriye’deki savaşta rahat kullanabilecekleri bir grubun kazanmasını istedikleri bir gerçektir. Haritada da görüleceği üzere, Türkiye’nin sınırında çok sayıda ruhsat faaliyetinin olduğu görülecektir. Bütün sebep; Suriye’de var olan petrol ve doğalgaz ile diğer değerli madenlerin ülke ekonomisine kazandırılmasını önlemek ve paylaşımında söz sahibi olmaktır” sözleri ile savaşın asıl nedeninin tamamen petrol-doğalgaz ve yer alt kaynakları olduğunu vurguladı.
2012 yılında Suriye Enerji Bakanlığının davetlisi olarak uluslararası katılımlı şirketlerle 3000 petrol kuyusunun tekrar kurtarılması konusunda çalışmalara katıldığını belirten Prof. Dr. Ergül Yaşar; “Çalışmalar ile ilgili sunumlar hazırlamış, Suriye Enerji Bakanlığı yetkililerine petrol kuyusu kurtarma yöntemlerini açıklamıştık. Ancak iç savaşla beraber bu proje uygulanamadı. Suriye’de iç savaşın başlamasından önce Rimelan Petrol Sahasında bulunan kuyulardan çıkarılan petrol, boru hatlarıyla Suriye’nin Banyas ve Humus kentlerinde bulunan en büyük iki rafinerisine taşınmakta idi. Savaş başladıktan sonra boru hatlarının da saldırıya uğradığını ve Rimelan’da sayıları 1300’ü bulan petrol kuyularının da çalışamaz hale geldiği bilinmektedir. Geçen yaz Haseke’deki mevcut yönetim, petrolü çıkarıp işlemek için ilk girişimlere başladı. 150 petrol kuyusu tekrar çalışır hale getirilirken, derme çatma rafineriler de inşa edilmişti” açıklamaları ile çalışmalarından ve Suriye’nin petrol ve doğalgaz kaynakları ile ilgili bilgiler verdi.
Suriye’deki savaşın bölgedeki petrol şirketlerinin menfaatleri doğrultusunda geliştiğini belirten ve örnekler ile açıklayan Prof. Dr. Ergül Yaşar: “Örnek olarak Suriye- Oil kaynaklarına göre Petro – Canada Firması Afrin (Homs) bölgesinde 500 Milyar m3 rezervuar alanında günlük 2.5 milyon m3 doğalgaz üretmeyi hedeflemektedir. Savaş öncesinde İngiliz Dove Enerji ve Norveç DNO şirketleri Halep Bölgesinde petrol kuyuları açmayı planlamıştı. Suriye‘de günlük petrol üretimi 600.000 varil idi. Bölgede batılı petrol şirketlerinin menfaatlerinin olduğu açıktır. Bu şirketlerin en yakın kullanabilecekleri grup terör örgütleridir. Kuzey Irak’ta bu işbirliği açıkça uygulanmaktadır. Kuzey Irak’taki petrol kuyularının kontrolünü bu terör örgütlerinin yaptığı bilinmektedir. Buradan görülüyor ki, bakir olan Kuzey Suriye (Cerablus) petrol sahaları yeni sahiplerine hazırlanmaktadır. Aynı şekilde haritalardan da görüleceği üzere Cerablus ve Halep de buradan nasibini almaktadır. Sonuç olarak, Cerablus ve Ayn-Al Arap bölgesindeki petrol sahalarının aynı şekilde muhafaza edilerek terör örgütlerinin bölgeden çıkarılması Türkiye’nin milli menfaatinedir” sözleri ile güncel olayların arkasında dönen oyunlara ve üst aklın hamlelerine ışık tuttu.