Milliyetçi Hareket Partisi’nin demokrasiden taviz verdiği, ara rejim sevdalılarına, TSK’yı kirli emellerine alet eden kokuşmuşlara göz kırpıp el uzattığı görülmüş, duyulmuş şey değildir.
Bu nedenle, 15 Temmuz gecesi uçaklar Ankara semalarında alçaktan uçuşa başladığı andan itibaren tehlikeyi hisseden Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli Bey, İlk andan itibaren olası bir kalkışmanın kabul edilemeyeceğini, hükümetin, milletin ve demokrasinin yanında olduğunu bizzat Sayın Başbakan’ı telefonla arayarak iletmiş ve arkasından 16 Temmuz saat 1.30 sularında yazılı bir basın açıklamasıyla her türlü demokrasi dışı arayışa karşı olduğumuzu, darbe teşebbüsünde bulunanların derhal hukuka teslim olmalarını çekinmeden, korkusuzca ifade etmiştir.
Demokrasiye inanan Yüce Türk Milletinin vatanını ve cumhuriyetini koruyacağını hesap etmemişler milletin iradesi ve aklı selim siyasetçiler ile bu kalkışma hareketine bulaşmayan Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Emniyet Güçlerimizin ve basın mensuplarının cansiperane karşı duruşları ile bu durum başarıya ulaşmamıştır.
Kıymetli kardeşlerim Türk Milleti bir kez daha destan yazmış ve yeri geldiğinde Türk’üyle,Kürt’üyle,Alevi’siyle,Sunni’siyle yek vücut olmayı bilmiştir.Buradan Tüm Şehitlerimize Cenabı Allahtan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum.
Değerli basın mensupları bizler Milliyetçi ve Ülkücü Hareket olarak,Tehdit nereden gelirse gelsin dün olduğu gibi bugünde ve yarında Devletinin ve Milletinin yanında yer alacaktır.Bizler bayrak inmesin,vatan bölünmesin,ezan dinmesin düsturu ile her zaman canımızı vermeye hazırız.Tüm darbelere karşıyız.
Değerli basın mensupları,bu ülke bu günlere nasıl geldi hepimiz çok iyi biliyoruz ki dün Genel Başkanımız bu konulara değinmiştir.Şöyleki:
Tehlikenin farkına varılması konusunda bilhassa hükümeti uyardık. Dinlemek yerine aşırı iftira ve suçlamalarla karşılaştık.
Hatta 31 Mart 2011 tarihinde Gülen Cemaati hakkında yazılı basın açıklaması yaparak faaliyetlerini durdurduğunu veya askıya aldığını açıklamasında yarar olacağını ifade ettim.
Ne gezer, makineli yuvası gibi şahsımı ve partimizi yaylım ateşine tuttular.
2012 yılının Şubat ayında, şimdilerde siyaset sahnesinde pek görünmeyen AKP’li bir eski bakan ve genel başkan yardımcısı, “cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış, bunlar kargaları güldürür” diyordu.
Belki kargalar gülmedi, belki yarasalar ürkmedi, ama millet hüngür hüngür ağlayacak noktaya sonunda geldi.
Demiş ve şöyle devam etmiştir, Değerli Arkadaşlarım,
Askeri darbe girişimi hamd olsun başarıya ulaşamamıştır.
Ancak, geriye darbe kadar büyük bir sosyal ve ekonomik enkaz bırakmıştır.
Hiçbir darbede olmayan şeyler gerçekleşmiştir.
Bu açıdan Türk milletinin iç barış ve kardeşlik iklimi nasıl ve ne zaman tamir ya da telafi edileceğini bilmediğimiz şekilde zedelenmiştir.
Birinci hedef; demokratik yollarla seçilen Meclis’in feshi, hükümetin tasfiyesi, toplumsal huzurun iç kargaşaya teslim edilmesidir.
İkinci ve belki de daha korkunç hedef olarak, iç savaş ortamının kıvılcımını çakmak, devleti tümden zaafa uğratmaktır.
Milliyetçi Ülkücü Hareketi hiç kimse olaylara çekmeye, kışkırtıp tahrik etmeye çalışmasın.
Bırakalım, kimin ne suçu varsa hukuk ortaya çıkarsın.
Sabredelim, mahkemeler son sözü söylesin.
Darbecilere de bir daha güneş ışığı dahi gösterilmesin.
Darbecileri cezalandırırken, yarım yamalak demokrasimizi daha fazla hırpalamayalım.
Hukukun üstünlüğünden ayrılmayalım.
TURAN BOZKURT
MHP İSKENDERUN İLÇE BAŞKANI