İSKENDERUN POLİSİ DİYOR Kİ: “KORKMA SÖNMEZ BU ŞAFAKLARDA YÜZEN AL SANCAK”

emniyet tiyatro3
İskenderun İlçe Emniyet Müdürlüğü, “Umut Güvercinleri” projesi kapsamında liseli gençlerimize yönelik tiyatro, sinema ve gezi etkinliklerini devam ettiriyor. Bu programlar doğrultusunda kentimizde değişik lise ve dengi okullarda öğrenim gören 1200 lise öğrencisine Belediye Kültür Merkezi’nde İstiklal Marşı ve M. Akif Ersoy konulu şiir dinletisi İskenderun Lisesi öğretmen ve öğrencileri tarafından ustalıkla ve büyük bir heyecanla sunuldu.
İskenderun İlçe Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik Büro Amirliği görevlileri, “Bizi var eden milli ve manevi değerlerimizdir. Günlük hayatın meşguliyetleri bizim bu günlere nasıl geldiğimiz bilincini zayıflatabilir. Biz bu kutsal vatan, bayrak ve marşımızı ne güçlükler altında kazandığımızın bilincinin diri tutmalıyız. Trablusgarp, Balkan, Çanakkale, Yemen ve Milli Mücadele.. Mehmetçik can pazarında; cepheler ölüme koşan Mehmetçiklerle kıpkırmızı. Her Mehmetçik göğsünü serhat, yüreğini kalkan yapmış. Tarihin kanlı seyrine can borcumuzu ve kan borcumuzu fazlasıyla ödemişiz.
Bu zamanlar manevi bir desteğe ihtiyaç duyduğumuz en önemli zamanlar. Yeniden dirilmek şart olmuş artık. İnsanları heyecanlandıracak, gönülleri coşturacak; gözlerde damla damla yaşlar sıralayacak bir manevi atmosferin oluşturulması mecburi. Körükle basılan havanın demiri erittiği gibi, insanımızı “vatan, millet, bayrak, sancak istiklal sevdası” gibi kutlu bir amaçta birleştirip, yüce bir ortam içerisinde tek yürek, tek beden olmuşçasına dirilten milli bir inkılaba ihtiyaç vardı. Bunu da ancak duygu yüklü bir vatan şiiriyle yapabilirdik. İşte İstiklal Marşı bu amaçla yazdırılmak istenmiş ve bunun için de bir yarışma açılmıştır. Milli Marş’a duyulan ihtiyaç 1920 yılında Erkan-ı Harbiye Reisliği tarafından ortaya kondu. Erkan-ı Harbiye Dairesi, Maarif Vekaletine müracaat ederek milli azim ve imanı besleyecek bir marşın yazılmasını ordu adına teklif etti. Maarif Vekaleti 7 Kasım 1920’de basın yolu ile, konu hakkında bir yarışma açıldığını bütün yurda duyurdu. Meclisin arzusu üzerine istiklal marşını yazması için Mehmet Akif Ersoy’a teklif götürüldüğünde milli şair, büyük bir heyecanla kabul etmiş; ancak kazanırsa ödül olarak konan 500 lirayı almayacağını, bir hayır kurumuna bağışlayacağını beyan etmişti. Mecliste devrin pek büyük ünlü edibi ve şairi vardı. Bunlardan bazıları da yarışmaya katıldılar. Hatta Şark Fatihi olarak isim yapan Kazım Karabekir Paşa dahi yarışmaya katılmıştı. Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere pek çok milletvekili Mehmet Akif’in yarışmaya katılmasını, hatta Milli Marş’ı onun yazmasını istiyordu. Çünkü Türk’ün irade ve imanını ancak onun anlatabileceği inancı yaygındı. Türk Milletinin zaferini, yüceliğini ve bayrağımızın kutsallığını en güzel duygularla anlatan İstiklal Marşı, yarışmaya katılan 724 şiir arasından seçilerek zamanın Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından Büyük Millet Meclisi’nde okundu. Bütün milletvekillerince büyük bir coşku ve heyecan içerisinde, iki defa ayakta dinlenen İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Milli Marş olarak kabul edildi. İstiklal Marşını yazdığı gece, kalemi kağıdı olmayan, şiirinin ilk dörtlüklerini çakı bıçağıyla tahta duvara kazıyan şairin, sobasına atacak odunu; sırtına giyeceği paltosu bile yoktu. İstiklal Marşının yazıldığı 1921 Yılında, yurdumuz, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan Kuvvetlerinin acımasız işgali altındaydı. Yunanlıların: “Biz Anadolu’ya medeniyet götürüyoruz” Diyerek, tüm dünyada yarattıkları yaygaranın arkasından beşikteki bebeleri bile süngüleyerek Anadolu’nun içlerine kadar sızmak istemeleri, Akif’in derinden feryadına neden olmuş ve İstiklal Marşımızın ilk mısralarında: “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” Diyerek Türk Milleti’nin hiç endişe duymamasını belirtmiştir. Batının ufuklarındaki al renk bir gün sönebilir; ancak Türk Milleti’nin şafak renginde alevlenen al sancağının sönebilmesi için yurdumun üzerinde tek bir ocak kalması; yani Türk Milleti’nin tamamen yok olması demektir. Bu da mümkün değildir. İstiklal Marşı, bir milletin milli iradesini sonsuza kadar ayakta tutacak ve besleyecek kudrette bir dil abidesidir. Türk milletinin maşeri vicdanına onun kadar yakışan bir başka şiirimiz yoktur. Bayrağımız ve milletimiz, ezelden beri olduğu gibi, ebediyete kadar birbirinden ayrılmayacak ve yok olmayacaktır. Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl Marşı’nı, şiirlerini topladığı Safahat’ına dahil etmemiş ve İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyan etmiştir ” dediler.
Ses ve ışık efektleriyle süslenip yetenekli öğrenciler tarafından okunan marşın, 12 Mart 1921 günü Millet Meclisinde okunduğu gibi aynı coşkuyu uyandırması, aynı şekilde defalarca ayakta alkışlanması salonda bulunan herkese tarifi imkansız heyecanlı dakikalar yaşattı. İzleyicilerin gözlerinden dökülen yaşlar, milli ve manevi duyguların o günler gibi taze olduğunu bir kez daha gösterdi.

iskenderunhaber
iskenderun haber sitesinin haberlerini yayınlayan genel editörü.