Geçtiğimiz hafta içerisinde Fransa parlamentosunda alınan sözde Ermeni soykırımına ilişkin karara, tüm Türkiye’de olduğu gibi bölgemizdeki siyasi parti temsilcileri de tepki göstermeyi sürdürüyor. MHP İskenderun İlçe Başkanı İbrahim Gül, konuya ilişkin yaptığı açıklamasında, Fransa’nın sözde Ermeni soykırımına ilişkin iddialarıyla komik duruma düştüğünü belirterek, “Tarihte birçok örnekleri olduğu gibi topraklarımızın üzerinde bir Ermenistan ve bir Kürdistan kurmayı kendine amaç edinen Batılı devletler, bugün bizim tarihimizi alçakça bir soykırım iddiası ile kirletmeye çalışmaktadır. Ermeni toplumu üzerinden siyasi ve ekonomik çıkar sağlamaya çalışan Fransa, soykırım iddiasını parlamento gündemine getirip zorla kabul ettirmiş ve Türk milletine olan düşmanlığını bir kez daha alçakça göstermiştir. Bugün Ermeni soykırımı ile bizlere hitap edenlere ve Ermenilere, tarihten bir misal vermek uygun olur diye düşünüyorum. Ermeniler; Pers, Makedon, Roma, Bizans, Arap ve Türklerin hâkimiyeti altında yaşamışlardır. Ermenileri Bizans’ın zulüm idaresinden kurtaran ve onlara insanca yaşama hakkını bahşeden, Selçuklu Türkleri olmuştur. Fatih döneminde ise, Ermenilere din ve vicdan hürriyeti en üst düzeyde verilmiş, Ermeni cemaati için dini ve sosyal faaliyetlerini yönetmek üzere Ermeni Patrikliği kurulmuştur. İstanbul Ermeni Patrikliği’nin kuruluşu tarihte eşine zor rastlanır bir olaydır: Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sekiz yıl sonra, 1461’de Batı Anadolu’daki Ermeni episkoposluğunu, çıkardığı bir fermanla İstanbul Patrikliği’ne dönüştürmesi, Fatih’in ve Osmanlı sultanlarının gelecek vizyonu ve diğer dinlere gösterdiği hoşgörünün çok açık bir örneğidir. Tarihte bir dine mensup bir hükümdarın, başka bir dinin üyeleri için ruhani riyaset makamı tesis etmesi, ne Fatih’ten önce, ne de sonra görülmüştür. Soykırım konusunda en tecrübeli ülke Fransa’nın bizzat kendisidir. Fransa, soykırıma ilk önce kendi vatandaşlarından başlamıştır. 24 Ağustos 1572’de Sen Bartelöni’de, bir gece içinde 60 bin Protestan Fransız’ı yine Fransız hükümeti boğazlayıp katletmiştir. Kralın askerlerinin o kadar gözü dönmüştü ki kundaktaki bebeklerin ırzına sırayla geçiyorlar, sonra da kirlettikleri masum bebek bedenlerini mızraklarının ucuna asıyorlardı. Bu yüzyılın başında Fransa’nın Fas, Tunus ve Cezayir’de yaptığı soykırım o kadar etkili oldu ki, buraların halkları 30 yılda anadillerini unuttular. Cezayir’in resmi dili Fransızcadır. Son olarak Afrika ülkesi olan Ruanda’da yaptıkları soykırım, insanlığın utanç sayfaları arasına girmiş bulunmaktadır. Hal ve keyfiyet böyleyken bizi soykırım yapmakla itham eden ve bize kendimizi savunma hakkı bile tanımayan Fransa’yı şiddetle kınıyor, protesto ediyoruz. Tarihsel gerçekleri parlamentolar belirleyemez! Kaldı ki tarihi şan, şeref ve mazlum koruyuculuğuyla dolu ecdadımıza böyle bir iftirayı kimse atamaz” şeklinde görüş ortaya koydu.