DUYUNCA İNANAMADIM!

DUYUNCA İNANAMADIM!Dün, Danıştay’ın “Hilton’ için ‘onay’ niteliğinde karar verdiğini yazdım..
Ercüment Kimyon aradı:
“- Nasıl yani? Gerekçeli kararı okuyamadım. Sen nereden duydun?” dedi.
Güya mahkemeyi etkileme çalışıyormuşum..
Öyle bir niyetim yok, olamaz da..
Kamuoyunun beklentisini yazıyorum, o kadar..
Asıl bundan sonrasına takıldım..
Ercüment Kimyon diyor ki:
“- Bu daha birinci raunt.. Belki de Av.Bülent Akbay’ın feragat ettiği davadan ötürü çıkmıştır bu karar. Ancak, Mimarlar Odası Genel Merkezi’nin açtığı bir dava daha var. Hatırlatmak isterim..”
İşte asıl tokat bu..
Alnımızın tam ortasına iniyor sille.
Olacak şey değil..
120 milyon dolarlık bir yatırım.
Yok kıyı kenar çizgisi.. Yok orası, yok burası..
İskenderun’a bundan daha büyük nasıl bir kötülük yapılabilir?
Ömrümün her bölümü İskenderun’da geçiyor..
Her bir karış toprağı denize açılan o kentin;
Nasıl sararıp solduğunu, genç yaşta ihtiyarlayan bir kente dönüşmesini görmek istemem..
Büyük İskender’in tarihi vardır o kıyılarda.
İşte o İskenderun..
Kurutulmuş bir bahar dalı gibi kaldı yıllarca.
Turizmde yatırım yok.
Şimdi sorsak;
– Turizmi canlandıracak en son ne yapıldı İskenderun’a?
Neden?
Turizm açısından sermayenin uğramadığı bu kent neden parlayamıyor yeniden?
İşte bu yüzden duyunca inanamadım.
Birinci raunt de ne demek?
Boks maçı mı yapıyoruz biz?
Nasıl bir düşüncedir bu?
İşte buradan kendisine sesleniyorum:
Yapma!
Kıyılarında isyankar şiirler okuduğumuz bu şehri;
Dünyanın en güzel güneşlerini batırdığımız o sahilin canlanmasına karşı gelme.. Bırakta yeniden parlamaya başlasın bu şehir!

JONİ’YE DEĞİL İSKENDERUN’A HİZMET!
Haber şu:
“Geçtiğimiz ay boşaltılarak yeni binaya taşınan İskenderun Doğumevi ve Çocuk Hastanesi’nin ABD’li askerlere lojman olarak tahsis edileceği iddiaları, Joni’ler de nereden çıktı, dedirtti..”
Güldüm doğrusu..
Çünkü, İskenderun’da Joni’lik bir durum yok..
Kimsenin İskenderun’da üs kurduğu da..
Doğumevi ve Çocuk Hastanesi’ne gelince..
İskenderun’u Joni’ler değil, yerel yöneticiler yönetiyor..
Telefon denen bir aygıt var..
Açarsın öğrenirsin!
Bilmeyenler için yazayım..
Aklınız karışmasın..
İskenderun Kaymakamı Ali İhsan Su, bir süre önce boşalan doğumevi hususunda başhekimlerle en doğru kararı almak için görüştü..
Netice şudur:
Daha modern bir hizmet için Doğumevi ve Çocuk Hastanesi yeni yerine taşındı.. Boşalan bina ise Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’ne tahsis edilecek. Mevcut binanın bakım ve onarımı yapıldıktan sonra..
Ağız ve Diş Sağlığı için 50 tane ünite oluşturulacak..
Amaç, daha fonksiyonel hizmetler vermek..
Bunun için Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne gerekli yazışmalar yapıldı. Sonuç bekleniyor..
Mesele budur arkadaşlar..
Allah aşkına, Joni’ler de nereden çıktı?

BAŞARI!
İnternette haber portalları arasında dolaşırken sporda tarihe geçen sözlerle karşılaştım. Okuduğum bir cümle oldukça etkileyiciydi..
Şöyle diyordu Michael Jordan:
“Kariyerim boyunca 9000’den fazla başarısız atış yaptım, 300’den fazla oyun kaybettim, 26 kez oyun kazandıracak atışı ıskaladım. Çabaladıkça başarısız oldum, başarısız oldukça çabaladım. İşte başarımın sırrı..”
Artık günümüzde kolay yoldan para kazanmaya çalışan insanların garip tavırları karşısında şaşırıyorum..
Birikime, tecrübeye inanmıyorlar..
Başarısızlığa tahammülleri yok.
Hesapsız, plansız bir görüntü veriyorlar..
Öylesine rahatlar ki..
İşte yeni nesil gençlik!
Sadakat duyguları az. Teknoloji hayatlarında pek çok şeyin simgesi.
Çalışmaktan hoşlanmıyor, eğlenceyi, kazanmayı çok seviyorlar..
Otoriteye saldırgan davranıyorlar, tatminsizler, istekleri çok.
Beklentileri yüksek ama bedelini ödemek istemiyorlar.
Hızlı tüketiyorlar.
Peki nasıl başarılı olacaklar?
‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’de geçe hafta gösteri sunan gençler arasında İskenderun Mikado vardı.. ‘Hip Hop’da müthiş bir yetenek sergilediler..
Ekranda ‘İskenderun’un adını görmek gurur verici..
Ama ben yeterince mutlu olamadım..
Bizim İskenderunlu gence, Acun Ilıcalı soruyor:
– Ne iş yapıyorsun?
Kısa bir sessizlik..
Toparlanıyor sonra bizimkisi.. Cevap veriyor:
– Hiiiççç.. Öğleye kadar kadar uyuyorum..
Acun devam ediyor:
– Ya sonra?
– Hiiççç..
Bizimkisi lafın gerisini de getiriyor:
– Biz yazın 6 ay çalışır, 6 ay yatarız..
Yetenek Sizsiniz’in yüzümüze vurduğu gerçek budur işte..
Birçoğu ‘işsiz’ genç şöhret olmak peşinde..
Dışarıda binlerce genç, yeteneğiyle ‘şans’ arıyor..
Milli Piyango gibi..
Ya tutarsa..
Yanlış anlaşılmasın..
Maksadım onları kötülemek değil..
Ama o ‘umut’ var ya.. Gençliğin peşinden koştuğu o sihirli sözcük, en ufak bir başarısızlıkta hayallerinı tümüyle yokediyor.. Bir tükenmişlik hissi..
Ardından içe kapanma duygusu.. Korkum budur!
Yoksa öylesine yetenekler var ki.. Türkiye’de, Hatay’da..
Niçin faydanalamıyoruz?
Niçin başarılı yönlerinden bir demet katkıyı güzel ülkemize sunamıyoruz?
Hesapsız, plansız oldukları için mi?
Yoksa güvenmediğimiz ya da bu ortamı onlara sunmadığımız için mi?
Bilemiyorum.. Gençliğin bu arayışı bir noktada ‘yetenek’ çöplüğüne dönüşüyor? Farkında mıyız?

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.