Hilmi Yarayıcı: Bu iktidarın halka can borcu var

Meclis bütçe görüşmeleri devam ederken CHP grubu adına söz alan Hilmi Yarayıcı “Krizler yaşanır, çok ağır bir maliyeti olsa da üstesinden gelinebilir… Ancak bu iktidarın asla ve asla ödeyemeyeceği borçları var. Bu iktidarın öncelikle halka CAN borcu var.” dedi.

TBMM Genel Kurulu 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı’nın 12. Maddesi üzerine, CHP grubu adına söz alan Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı hükümeti sert sözlerle eleştirdi. ‘İktidarın yarattığı pembe tablolara rağmen Yunanistan benzeri bir krize doğru gidildiğine’ işaret eden Yarayıcı “Krizler yaşanır, çok ağır bir maliyeti olsa da üstesinden gelinebilir. Bu yüzden bugün ben iktidarın bir başka borçlanması üzerinde durmak istiyorum. Bu borç öyle bir borç ki iktidarın asla ve asla ödeyemeyeceği borçtur.” şeklinde konuştu ve iktidarın halka can borcu olduğuna dikkat çekti.

Konuşmasına 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü nedeniyle Nazım Hikmet’in Kadın şiiriyle başlayan Hilmi Yarayıcı; 3. Havalimanı ihalesi başta olmak üzere, proje ve ihalelere ilişkin çarpıcı tespitlerde bulunarak “Bugün, burada normal bir ülke parlamentosunda olduğu gibi, ekonomi, rakamlar, borç garantileri gibi konularda konuşmak isterdim. Kurumların üçte ikisinin Sayıştay denetiminin yapılmadığı dolayısıyla kurumların bütçelerini nasıl kullandıklarını bilemediğimiz, denetim, hukuk ve yargının iktidarın emrine verildiği, gençlerimizin sokak ortasında vurulduğu, faillerin yargılanmadığı, tankla topla yerleşim yerlerinin yerle bir edildiği sivil, asker ve polis ölümlerin sıradanlaştığı bir ortamda, rakamları konuşmak emin olun içimden gelmiyor.” dedi.

Yarayıcı konuşmasını söyle sürdürdü:

“Bugün burada iktidarın mali borçlanmalarını, hazine garantilerini, borçlanma limitlerini konuşmak isterdim. Yarattığınız pembe tablolara rağmen Yunanistan’ın yaşadığı türden bir krize koşar adım ilerlediğimizi konuşmak isterdim. Krizler yaşanır, çok ağır bir maliyeti olsa da üstesinden gelinebilir. Bu yüzden bugün ben iktidarın bir başka borçlanması üzerinde durmak istiyorum. Bu borç öyle bir borç ki iktidarın asla ve asla ödeyemeyeceği borçtur.

Can borcu var

Bir kişinin başkanlık hevesi uğruna ülkeyi bir iç savaşın eşiğine getiren politikalarıyla neden olduğu sivil ve asker ölümleriyle,

Reyhanlı’da, Cilvegözü’nde, Suruç’ta, Diyarbakır’da, Ankara’da önlemediğiniz, canlı bomba saldırılarıyla yüzlerce canımızın ölümleriyle,

Berkin’i, Ali İsmail’i, Mızgin’i, Helin’i ve daha yüzlerce gencimizin ve çocuğumuzun canını alarak

Soma’da Ermenek’te yaşanan maden facialarının yanı sıra denetim mekanizmalarını işletmeyerek 13 yıllık iktidarları boyunca en az 16.000 işçimizin iş cinayetlerinde ölmelerine neden olmakla, halka can borçlanmıştır.

Adalet borçlanmıştır

Kararını beğenmedikleri mahkemelerin yargıçlarını değiştirerek, hakim ve savcıları birer emir kuluna dönüştürerek, kör topal olsa da işleyen bir hukuk sistemini tümden ortadan kaldırarak adalet borçlanmıştır.

Özgürlük borcu var

Temiz bir çevre için doğanın katledilmesine karşı, insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkan her türden gösteriye en acımasız şekilde müdahale ederek, halkın sesini kısmaya çalışan bu iktidar özgürlük borçlanmıştır.

Dürüstlük borçlanmıştır

Gezi sürecinde “Camide içki içtiler” “benim türbanlı bacıma saldırdılar” bugüne kadar delillerini gösteremedikleri yalanlarıyla önce özür, sonra dürüstlük borçlanmıştır.

Bize kardeşliğimizi borçlanmıştır

Sorunları barış içerisinde çözme yerine şiddeti kutsayan politikalarıyla, tüm stratejisini toplumu bölmek ve kutuplaştırma üzerine kurarak, insanlarımızı birbirine düşman kılmalarıyla, bize kardeşliğimizi borçlanmıştır.

Umut ve hakikat borcu

Faili meçhullerin üzerine gideceğiz, 90 lı yıllarda yaşananlarla hesaplaşacağız diyerek yarattıkları sahte umutların üzerine Roboski katliamını yaratıp, tüm faili meçhul davaları beraatle sonuçlandırarak umudu ve hakikati borçlanmıştır.

Doğamızı ve kültürel mirasımızı borçlanmıştır

Cizre’nin, Sur’un binlerce yıllık tarihi ve kültürel birikimlerini tank ve top atışlarıyla yerle bir etmesiyle bize Mezopotamya’nın kültürel mirasını borçlanmıştır.

13 yıllık iktidarları boyunca hes’leriyle, madenleriyle, birer ucubeye dönüşen TOKİ projeleriyle doğaya düşmanlığı ilke edinmeleriyle doğamızı borçlanmıştır.

Tevazu ve erdem borcu

700 milyarlık kol saatleriyle, saraylarıyla, milyon dolarlık makam arabalarıyla, lüks ve şatafatını diyanet işleri başkanına kadar bulaştırmasıyla tevazu borçlanmıştır.

Düşünme yetilerini başka iradelere teslim edenlerin, Can Dündar ve Erdem Gülün tahliyesine ilk anda “sevindik” açıklamalarını ertesi gün saray talimatıyla “karşıyız”a çevirmeleriyle, çark etmeyi sıradanlaştırarak, erdem borçlanmışlardır.

Demokrasi ve laiklik borçlanmıştır

Ülkenin kaderini tek bir adamın dudaklarından çıkacak sözlerine bırakarak, parlamentoyu bir figüran konumuna düşürmekle, baskı ve sindirme politikalarıyla farklı seslere tahammülün yok edildiği, faşist bir karaktere bürünen yönetim anlayışlarıyla demokrasi borçlanmışlardır.

Eğitimden bilime hemen her alanda kamusal hayatı dinsel ve mezhepçi bakışla düzenleme hamleleriyle, Alevi vatandaşlarımızı ibadetlerini düzenleme niyetleriyle, bizlere Laik bir ülke borçlanmışlardır.

Çağdaş, bilimsel eğitimi borcu

Bilim yuvaları olması gereken üniversiteleri bilimsel buluş ve çalışmaları yerine mescitleriyle tartıştırarak tüm üniversiteleri birer ilahiyat fakültesine çevirme gayretleriyle,

İlk ve orta öğretim kurumlarını birer imam hatip okuluna çevirerek, eğitimi “ölü yıkayıcılığı” öğrenme seviyesine indirgemekle bu ülke gençliğine çağdaş, bilimsel eğitimi borçlanmışlardır.

Barış borcu

Ülkeyi Komşularla sıfır sorun politikasından komşularıyla kavga eden ve bölgesinde sorun yaratan ülke konumuna dönüştürmekle, vatanımıza ve dünyaya barış borçlanmışlardır.

Yıllardır Alevi, sünni, Hristiyan, ermeni, Yezidi birçok farklı etnik yapı ve dini inancın bir arada yaşadığı Suriye’de, Dünyanın en gerici rejimlerinin iş birliğiyle kışkırttıkları iç savaşta yüzbinlerce insanın ölümüne, milyonlarcasının mülteci konumuna düşmelerine neden olmakla Suriye halklarına barış ve dirlik içinde bir ülke borçlanmışlardır.

Hatay’ımızı cihatçı katillerin savaş üssü ve geçiş güzergahına çevirmeleriyle, Suriye’ iç savaşında insanların kanına giren, mezhep savaşlarını körükleyen canileri sokaklarımıza salarak, halkın korku ve tedirginlik içinde yaşamlarını sürdürmelerine neden olmalarıyla Hatay’ımıza Barış ve hoş görü borçlanmışlardır.

Bu devasa borçlar karşısında rakamların hiçbir hükmü yoktur.”

hilmi yarayıcı