Bir külliye yıkılırken, diğeri Siyonistleri ağırlıyor

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Sessiz sedasız bir fırtına esti geçti. Öyle bir garabet ki, bu milletin alın teriyle toplanmış, milyonlarca lira harcanan Beykoz’daki ilim irfan yuvası olacak külliye yer bir edildi.
Mahmut Efendi, İsmail ağa veya Marifet Derneği her kime aitse ümmetin/milletin alın teriyle yaptırdığı ilim yuvası “ümmetin/milletin adamıyız” diyenler tarafından yıkıldı.
Bu ülkede ormanlara yapılan binlerce devasa konutlara, villalara, köşklere, meyhanelere dokunulmadı da 28 Şubat sürecini aratmayan keyfi uygulamalarla Kur’an kursuna dokunuldu. Nice kaçak yapılardan hangisine hesap sordunuz da sıra Kur’an kursuna geldi!
Ne acı ki, ümmetin hizmetine sunulacak bu kurum, teröristlere şafak baskını yapar gibi bir sabah namazı vakti çevik kuvvet ve tomalar eşliğinde yıkılırken, kimsecikler sahip çık(a)madı. Aksine bu haksız yıkıma karşı duranlara “paralelci” diyerek saldırıya geçtiler. Kur’an kursunun yıkılmasını zımnen alkışladılar. Bu nasıl bir akıl tutulması, anlamak mümkün değil.
Olayı iki grubun arasında yaşanan fraksiyon çatışması gibi göstermek meydanlarda Gazze deyip kuliste Tel Aviv demekten öte bir şey değildir. O zaman sormazlar mı siz bostan korkuluğu muydunuz?
Anlaşılan bir adamın sadece oy vermesi yetmiyor, tamamen trolleşmesi gerekiyor. Bu milletin alın terinin milyonlarca lirasının heba edilmesine sebep olanlar ve bu duruma dolaylı dolaysız etkisi olanlar, dünyada da ahirette de yaptıklarının hesabını verirler.
***
Bu hengâmede gözlerden kaçan başka bir gelişme daha yaşandı. Esrarengiz Yahudi kuruluşları olan CFR ve ADL gibi Siyonist tepe örgütlerin temsil edildiği üst düzey bir topluluk, gözlerden ırak bir şekilde Beştepe’de Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ağırlandılar.
Siyonistlerin fikir babası Theodor Herzl’i huzurundan kovan Abdülhamid Han’ın vefat yıldönümünde Erdoğan’ın Siyonistlerle toplanması da, doğrusu hiç mi hiç şık olmadı.
Gelen heyetin asık suratlı görüşmelerinden basına sızan ancak bir iki fotoğraf görebildik. Ne konuştuklarına ilişkin kimse bilgi sahibi değil. Beklerdik ki hangi gerekçeyle bu toplantının yapıldığı, ne konuşulup görüşüldüğünü açıklasınlar.
Ne var ki bu görüşmeyi müteakip bir gün sonra, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Beştepe’ye Devlet Konukevine davet edildi. Basına yansıdığı kadarıyla üç saatlik bir görüşme gerçekleşti. Daha sonra Sn. Gül, eski tasfiye edilmiş yol arkadaşlarıyla bir toplantı yaptı.
Merakımı bağışlayın ama gerçekten ne görüştüklerini merak etmeden yapamıyor insan.
Acaba diyoruz gelen Yahudi kuruluşları CFR VE ADL heyeti, “aklınızı başınıza alın, kavga etmeyin, ikinizi de biz getirdik! Siz bize lazımsınız, bir evin çocukları gibi geçinin, bölünürseniz yok olursunuz” mu demek istediler. Bunu birlikte göreceğiz. İnşallah açıklarlar da suizan yapmamış oluruz.
CFR’nin ne olduğunu herkes biliyor. Yıllar önce verdikleri “üstün cesaret ödülü” iade almaya mı geldiler dersiniz?
İsrail ile dostlukların itiraf edildiği, “İsrail’in bize, bizim İsrail’e ihtiyacımız var” söylemlerin ardından, devam eden Filistin’deki katliamları göz önünde bulundurarak, havai fişekler nerede patlıyor? Sevinç çığlıklarını kim atıyor? Diye sormak lazım.
Ne ilginç bir tesadüf ki, bir külliye yıkılırken, diğer külliye Siyonistleri ağırlıyor. Yoksa buna da bir kulp bulurlar mı acaba?
Sahi, 1 Kasım’da havai fişekler Gazze’de mi, Tel Aviv’de mi patladı? Ona da gönül verenler karar versin artık.

Yrd. Doç. Dr. Necmettin Çalışkan

Önceki İçerikBüyükşehir Şehir Tiyatrosu Sahnede Harikalar Yaratıyor
Sonraki İçerikTeknoloji Transferi ve Teknopark Zirvesi İskenderun Teknik Üniversitesi’nde