KÖMÜR ÇIKARKEN DE YAKARKEN DE ÖLDÜRÜYOR

30010_3

Günümüzde artan enerji talebinin karşılanmasında temiz ve yenilenebilir kaynaklara yönelmek yerine yapılan yasa ve yönetmelik değişiklikleri ile kömür madenciliğinin ve kömürlü termik santrallere yatırımın önü açılmakta; bu yatırımlar firmalar için cazip hale getirilmektedir.

Diğer taraftan günümüz literatüründe rödövans olarak anılan; maden ruhsat sahalarının hak sahibi tarafından üçüncü kişilere kiralanması, madenin işletilmesini üstlenen özel veya tüzel kişinin esas ruhsat sahibine, ürettiği her ton kömür başına yaptığı ödeme yüzünden, sağlıksız koşullarla da olsa daha çok üretim hedeflenmektedir. Ne yazık ki bir tür taşeronlaştırma olan Rödövans sistemi, 2004’te Maden Yasası’nda yapılan değişiklikle yasal dayanağa da kavuşturulmuştur.

Kiralayanın hedefi, rezervi en düşük maliyetle aramak ve işletmek olduğu için, üretim zorlaması ile çalışanların ve işletmenin güvenliğini tehlikeye atılabilmektedir.

SOMA`DAN DERS ALAMAMIŞIZ. İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDİYOR.

Ülkemiz, iş kazalarında dünyada üst sıralarda yer almaktadır. Maden kazaları son yıllarda belirgin olarak artmaktadır. Maden Mühendisleri Odası kayıtlarına göre; 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmişken, 2009 yılında bu sayı 92‘ye çıkmıştır. 2010 yılında 105 işçi, 2011 yılında 77 işçi, 2012 yılında 61 işçi maden kazalarında yaşamını yitirmiştir. 2014 yılında maden sektöründe iş kazaları sonucu hayatını kaybeden madenci sayısı 400’e dayanmıştır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Faruk Çelik, “Bu acı çekilecek gibi değil. Artık bir çözüm bulmalıyız. Ocağı kapatacağımız zaman işveren 50 kişiyi devreye sokuyor. Sorumluluk hepimizde” dedi. Sayın Bakanımızın bu ifadesi para hırsının kanun-yönetmelik dinlemediği ve ülkemizde insan hayatının ne kadar ucuz hale geldiğinin göstergesidir.

Bu iş cinayetleri yetmezmiş gibi Konya Karapınar’da kömürlü termik santraller ile yörenin kömür potansiyelini değerlendirmek üzere devletimiz planlar yapmakta. Karapınar’ın kırılgan ekosistemine yapılacak bir kömür madeni ve kömürlü termik santral projesi deyim yerindeyse insanları kanserden, astımdan öldürecek, bölgedeki tarımın ve ekosistemin çöküşünü hızlandıracaktır.

Bu para hırsı, ülkemizde sayısı her geçen gün artarak 50’yi aşan termik santraller ile de kömürün çıkarken öldürdüğü yetmezmiş gibi yanarken de bizleri, çocuklarımızı, güzel yurdumuzu devlet teşvikiyle öldürmeye, sağlıksızlaştırmaya devam ediyor.

Ülkemizde 2010’dan bu yana kömür kullanımında büyük artış olmaktadır. Almanya 2030 yılına kadar enerjisinin tamamını yenilenebilir kaynaklardan üretmeyi kendisine hedef yapmışken, ülkemizi yönetenler insanımızı öldüren, doğamızı öldüren kirli kaynaklarda halâ ısrar ediyorlar.

KÖMÜR KULLANIMI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE YOL AÇMAKTADIR.

Bu nedenle kömür kullanılmasına artık planlı bir şekilde son verilmelidir.

Kısaca kömür, petrol ve doğal gaz kullanımının küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine neden olduğu, bu nedenle de artık kullanılmaması gerektiği, gelişmiş ülkelerce de kabul edilmiş ve benimsenmiştir.