Tahammülümüz yok!

ASKERR
Lice’de hayatını kaybeden bir kişinin, Diyarbakır’da yapılan cenazesinin defnedilmesi maksadıyla toplanan terör örgütü yandaşları, yasal olmayan gösteri ve yürüyüşler yapıyor.
Çocuklar kaçırılıyor!
Muş’un Varto ilçesinde yol kesme eylemi yapan terör örgütü yandaşları, 23 öğretmeni kaçırıyor, 12 saat sonra serbest bırakıyor.
Bunlar olurken de, halen İmralı’dan yardım istemeyi lütuf sayıyoruz.
Bu muydu çözüm vaatleriniz?
Bu muydu barış diye direttiğimiz açılım paketi?!
Yüzü kapalı kalleşin biri çıkıyor, 2’nci Hava Kuvvet Komutanlığı’na ait Kuzey Nizamiyesi dış kapısından içeri atlayıp, araç kontrol bölgesine girerek, bayrak direğine tırmanıyor. Pişkin bir şekilde Yüce Türk Ulusunun sembolü, her zerresi şehit kanıyla bezenmiş bağımsızlığımızın işareti Türk Bayrağı’na el uzatıyor.
Oradan indiriyor ve kaçıyor!
Neymiş?
Çocuk olduğu için asker hassas davranmış.
İki el uyarı ateşi yapılmış!
Yok ya..
Gezi eylemlerinde eli korkak alıştırmadan, bolca sıkılan plastik mermiye ne oldu?
Kimsenin aklına gelmedi mi, plastik mermi kullanmak?
O çocuk içerdeyken, asker dışarda mıydı?
Madem uyarı ateşi yapılmış, küçücük bir çocuk nasıl oluyor da, elini kolunu sallaya sallaya nizamiyeden kaçabiliyor?
2’nci Hava Kuvvet Komutanlığı Allah’a emanet mi?
Çocuk diye, kaçmasına izin mi verilmeli miydi?
Tamam! Askerin serin kanlı davranmasına kimsenin itirazı yok.
Ama bölgeye sevkedilen TİM ne iş yapar?
Türk Bayrağı askerin namusudur, canıdır. Ne pahasına olursa olsun, korumalıdır.
O kadar öfkeleyim ki! Hükümetin olaylara sessiz kalmasını da kendime yediremiyorum. Daha ne kadar terör örgütü ve yandaşlarına imtiyaz verilecek?
Yazıklar olsun!
Bize askerdeyken, sancağı kaptırmayalım diye anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan gelirdi. Şimdi Türk Bayrağı’nı indiriyorlar!
Neredeyse, ‘canları sağolsun’ diyecek duruma gelindi..
Oysa, Kıbrıs’ta 1996 yılında sınırı delme girişimi sırasında Tasos İsak ibimli Rum’u, Türk askeri anında yere indirmişti.
Diyarbakır’da ise imtiyazlara boyun eğen hükümetin emriyle asker seyirci kalmıştır.
Genelkurmay, ise göz göre kaçan kalleşin bulunup, cezasını çekeceğini ve olayı nefretle kınadığını söylemekle yetiniyor.
Bu mudur yani?
Bugün Türk Bayrağı’nı nizamiyenin direğinden indirme cesaretini bulanlar, yarın kim bilir neler yapar?
Sözün bittiği yer burasıdır!
Ve de tahammülümüz kalmadı!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.