‘BAŞAR’ILI EĞİTİM HUZUR SAĞLADI!

KÖSEM BASAR1
İskenderun’da bazı çevreler toplanıp, Anıt’a yürüyorlar..
Çok şükür bir gerginlik yok..
Polis, anbean eylemcilerin de can güvenliğini koruyor..
Kim ne düşünüyor bilmiyorum. Ama, İskenderun Polisi için söylenecek tek kelime var, o da ‘güven’ ve ‘huzur’ verdikleridir..
Bugün eğer İskenderun’da istikrar varsa İlçe Emniyet Müdürü Cengiz Başar sayesindedir. Çok iyi biliyoruz ki, İskenderun’un stratejik durumu malum..
Bir taraftan Suriye olayları, Reyhanlı patlamaları, diğer yönden kozmopolit bir ilçe olması nedeniyle asayişin temin edilme, burada görev yapmanın zorluğunu gözönünde bulundurursak, Emniyet Müdürü Cengiz Başar önderliğindeki İskenderun Polisinin başarılarını takdir etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Polis de insan neticede..
7/24 saat hizmet ederek, özveri ve fedakarca, toplumsal olayların içinde can güvenliğini sağlamak, kolay mı sanıyorsunuz?
Çok şükür, İskenderun’da huzur hakim..
İskenderun Emniyet Müdürü Cengiz Başar, göreve başladığı ilk günden beri, ‘önce eğitim’ düşüncesiyle, teşkilatta tecrübeyi sağladı, polisi güncel bilgilerle donattı.
Terör, terörist saldırıları, operasyonel teknikler, savunma taktikleri ve meslek ahlakı konularında eğitim verdi.
Emniyet Müdürü Başar, her an toplumsal bir olay olacakmış gibi, polis teşkilatının hazır olmasını sağladı.
O gün, teşkilatta verilen eğitimler, bugün eylemlerde profesyonel bir yapılaşmayı ön plana çıkardı. Polis, Emniyet Müdürü Cengiz Başar’ın bilgi ve donanımı sayesinde, neyin, nasıl yapılacağını öğrendi.
Bu profesyonel duruş, bugün İskenderun’daki ‘sağduyu’ yaklaşımını kitlelere taşıdı. Bugün İskenderun’da Anıt Alanı’ndaki eylemlere baktığımızda, polisin profesyonel yaklaşımı takdire şayan..
Yalnız, polis görevini layıkıyla yapsa bile, eylemcilerin de bu durumdan ders çıkarması gerekmiyor mu?
Örneğin;
Neredeyse 20 gündür Anıt Alanı’nı ve birçok büyük caddeyi mesken tutan eylemciler, halen protestolarını sürdürürken, insanların özgürlüklerini neden kısıtlamaya çalışır ki?
Bugün, sahilde yürümek isteyen, aileler, provakatif unsurların gazabına uğrayabileceği korkusuyla, sahilde yürümekten korkar oldular.
İnsanlar, akşamları sahil kordonuna gitmeden önce, ‘eylemlerin’ olup olmadığını birbirlerine sormaya başladılar.
Eylem varsa, insanlar sahile çıkmaz oldu..
Yazık değil mi bu insanlara..
Bir yandan ‘demokratik haklar’ diye ortaya çıkanlar, diğer taraftan insanların özgürlüklerine sınır koymaya başladılar..
Bitsin artık!
Herşey yolundayken ve mesajlar yerine ulaşmışken, lütfen ilçemize ve ülkemize daha fazla zarar vermeyelim!

NEYİN PEŞİNDEYİZ?!
Günlerdir izliyoruz. Bırakın Taksim’i, Kızılay’ı, İskenderun’da da Mustafa Kemal Mahallesi, Karaağaç’tan toplanan çevreler de akşam saatlerinde Anıt’a yürüyor.
Hep aynı lügat:
“- Hükümet istifa!”
Bakıyoruz; Modern Evler, Yunus Emre, Sakarya, tepe mahalleleri, Akçay, Dumlupınar ve daha birçok mahalle de durum nasıl?
Eylem yok gibi! Yürüyüşlere katılmıyorlar..
Bu insanların görüşlerine saygı duymayacak mıyız?
Dün, Cumhurbaşkanı Gül açıkladı:
”İmaj yapmak için 10 sene uğraşırsınız, ama o imajı bir haftada yıkarsınız”
Evet doğru bir tespit. Büyük tereddütler olmaya başladı.
Bir kaos ortamı yaratılmak isteniyor.
Bunlar Türkiye’nin zararına olan şeyler..
Memleket sevgisi, Türkiye’yi karıştırmakla olmaz.
Memleket sevgisinin de istatistiği olmaz.
Düşünün, tek tip kuş var mıdır?
Ya da tek tip ağaç?
Biz birlikte Türkiyeyiz, neticede..
O halde küllenen ateşe neden benzin döküyoruz?
Demokrasi diye meydanlara inenlerin, başkalarının özgürlüğüne müdahale etmeye hakları yoktur, olamaz da..
Haftasonu AK Parti’nin Ankara ve İstanbul mitinglerinde toplanan insanların ne düşündüklerinin bir önemi yok mudur?
Halen aynı şeyleri dinliyoruz.
Sokaklarda, “benim adamım”, “senin hükümetin” diyen bakışla nereye gitmeyi düşünüyorsunuz?
Yakışır mı?
Başka bir örnek vereyim:
Polise ‘faşist’ tabiriyle yüklenen çevreler, valiyi de, emniyet mensuplarını da ‘hükümetin valisi, polisi’ diye etiketliyorlar..
Peki aynı polis, koalisyon döneminde, Ecevit döneminde hangi sıfatı taşıyordu?
O vakit, emniyet güçlerini Ecevit’in polisi diye mi isimlendirdik?
Yasa dışı eylemlere müdahale edenler polis değil de, belediyelerin zabıta ekibi miydi? Hayır!
Hem söyler misiniz bana..
Bu polis kimin polisi? Ne zamandan beri polis, hizmet ederken kesimler arasında ayırım yaptı?
Bu ülkede can güvenliğimizi sağlamak için görev yaparken iyi de..
Yeri geliyor teröristin karşısına dikilirken, evladımız oluyor da..
Ne zamandan beri, huzuru kaçarmak isteyenlere müdahale ederken polisi suçlayabiliyorlar?
Unutmayın.. Polisler de çocuk sahibi..
Onların da ‘Babalar günü’nde çocuklarıyla vakit geçirmeye hakları var..
Sıkıştınız mı polis iyi, baştacı..
Birileri körüklüyor diye, hemencecik polis kötü oldu, öyle mi?
Birilerinin işine gelmiyor tabii.
***
Kılıçdaroğlu dün grup konuşmasında polise yükleniyordu..
Hatta, hükümete yönelik “Taksim’de geri adım atsaydınız, herşey yoluna girerdi” diyordu..
Sahiden öyle mi?
Yoksa, siyasilerin ortalığı germe, kışkırtma halleri yüzünden mi, bu haldeyiz?
Oysa söylenmesi gereken söylendi..
“Mesajı aldık” diyen hükümete yönelik bu tavır niye?
Bakınız..
Cumhurbaşkanı Gül, “Üçüncü Köprü’nün ismine ilişkin bir hassasiyet olduğunu gördüm. Büyük bir devlet projesine, Hacı Bektaş-ı Veli, Pir Sultan Abdal ismi verilebilir” diyordu..
Bunun bir anlamı yok mudur?
Dediğim gibi;
Tek çaremiz var. O da birbirimizin sesini duymaktır.
Beğenmiyorsanız, sandıkta kime isterseniz ona oy verin, ama bu süreçte, lütfen sizin gibi düşünmeyen insanların huzurunu kaçırmayın..
Tamam..
Eylem etkili olarak yoluna devam edebildi.
Başbakan Erdoğan, ilk kez “dışarıdan gelen bir sese” kulak verdi.
”Mesaj alındı. Yargı yapma derse yapmayacağız. Yargı izin verse bile dönüp halka soracağız” dedi mi? Dedi!
Peki neyin peşindeyiz o halde?
Netice itibariyle;
Yorulduk, sıkıldık, üzülüyoruz da!
Bu olup bitenler nihayetinde huzuru kaçırmaya başladı.
Bunların ekonomiye de zararı oldu, oluyor da.
Türkiye güçlü bir devlet!
Hepimizin didinerek oluşturduğu büyük bir Türkiye imajı var ortada.
Bu güzel tablo, bu güçlü Türkiye imajını hepimizin koruması lazım!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.