“Başarılı olun, iyi sonuçlar alın”

“Başarılı olun, iyi sonuçlar alın”
Mustafa Kemal Üniversitesi 20.’ci yılı münasebetiyle Kariyer ve Girişimcilik topluluğunca düzenlenen konferansta İşadamı Recep Ekinci, Atatürk Konferans Salonu’nda üniversite öğrencilerine hitaben bir konuşma yaptı. Ekinci, “Geçtiğimiz günlerde bu salonda M.K.Ü.’nün 20’ci yılı kuruluşu münasebeti ile şahsıma Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Hüsnü Salih GÜDER tarafından bir plaket verilmişti. Ben M.K.Ü.’nin kurucu üyelerindenim. Yirmi yıl önce bu üniversiteyi kurduğumuzda küçük bir okul idi. Şimdi ise büyük bir camia, şehir oldu. Bu bizleri ve sizleri gururlandırmaktadır” dedi.
Ekinci, sözlerime bir Çin atasözü ile başladı. “İnsanlar giyimlerine göre karşılanırlar. Sohbetlerine göre ağırlanırlar, dinlenirler, fikirlerine göre uğurlanırlar. İcraatlarına göre aranırlar. Sonuçlarına göre ödüllendirilirler” diye konuşan Ekinci, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İster işveren olun, isterse çalışan olun ne kadar güzel konuşursanız konuşun müşteri sonuca bakar. Söylediklerinizle, yaptıklarınızın örtüşüp örtüşmediğine bakar.
Bu nedenle konuşurken yapılabilirliğine iyi bakmalı. Aksi takdirde hayal kırıklığı ve dışlanmışlıklar yaşanır. Hayat, futbol ve futbol takımına çok benzerlik gösterir.
Futbolda; Antrenmanlar, Lig maçları ve UEFA kupaları, sizlerin ise lise hayatı, şu anınız ve mezuniyet sonrası çalışma hayatı. İyi antrenman yapan takım lig maçlarında iyi sonuçlar alır. Akabinde UEFA’ya gitmeye hak kazanır. Önemli olan uluslararası maçlarda iyi sonuçlar alabilmektir. Sizlerde lise hayatında, üniversite hayatında iyi sonuçlar almış olabilirsiniz. Önemli olan iş hayatında başarılı olmanızdır. Bizim jenerasyon Türkiye içinde mücadele verirken, sizin jenerasyon uluslar arası arena da mücadele etmek zorunda. Her ferdin tuttuğu bir takım vardır. Neden üç büyük takımdan (Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe) birini tutarız. Çünkü; bu takımlar başarılarını tescillemiş, uluslar arası boyutlu takımlarda onun için tutarız. Şirketlerde ürün çeşidiyle, kalitesiyle ihracat yapabilirse, uluslar arası boyut kazanırsa önemli ve değerli olurlar. Çünkü; yurt içine üretim yapanlar 40 milyon nüfusa hitap ederken, ihracata yönelik üretim yapan şirketler bir milyar insana hizmet ve hitap ederler.
Sizlere tavsiyem ihracata yönelik üretim ve hizmet veren şirketlerde iş bulmaya yönelin. Hatta kariyeri düşük olan görev olsa dahi kabul edin ve çalışma hayatına oralarda başlayın.
Size Oxfort Üniversitesi’nin bir araştırmasından bahsetmek istiyorum.
IQ’su yüksek olanların, (çok zeki olanların) çalışma hayatında çok başarılı olduklarını, ancak medeni cesaretlerinin zayıf olduğunu bu nedenle işveren olma oranlarının düşük olduğunu tespit etmişler. Beyinlerinin sol lobunun daha aktif olduğunu tespit etmişler.
EQ’su yüksek olanların (sosyal ilişkileri yüksek olanlar) İnsan ilişkilerinin mükemmel olduğunu, medeni cesaretlerinin yüksek olduğunu, iş hayatında, arkadaşlıklarda ve işveren olma oranlarının çok yüksek olduğunu tespit etmişler. Beyinlerinin sağ lopları daha aktif olduğu tespit etmişler.
SQ’su yüksek olanların çok duygusal oldukları, yüksek sezgilere sahip oldukları, koşulsuz insan sevgisi ve koşulsuz inançlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiş.
İş hayatında başarı oranları çok düşük olduğu tespit edilmiş. Beynin her iki yarım küresi uyum içinde sakinlik hakimmiş.

ALGILAMAK VE ANLAMAK ÖRTÜŞMELİ
Bazı insanlar anlatılanların içeriği ile ilgilenmek yerine detaylara takılırlar, şekilcidirler ve reaksiyon oluştururlar. Anlatılanlardan faydalanmak yerine, fikirleri küçümserler. Bazı insanlarda anlatılanlardan kendilerine pay çıkarırlar ve anlatılanlardan feyiz ve ders alırlar, onlardan faydalanırlar. Bazı babalar çocuklarına para kazandırmayı öğretmek yerine, para harcamayı öğretirler. Çocukların üzerinden kendilerine kariyer edinirler. Gerekçe olarak da; “biz gençliğimizde çok yokluk çektik, sıkıntı yaşadık. Hiç olmazsa çocuklarımız çekmesin, yorulmasın” diye çocukları aşırı korumaya alırlar. Halbuki, bilmezler ki, babaların başarısının sırrı, o çekilen yokluğun, sıkıntının içinde gizlidir. Bazı babalarda çocuklarına küçük yaşta para kazanmayı ve tasarruflu yaşamayı öğretir. Sıkıntılar çekerek kazandığımız parayı, çocuklarımız büyüyünce çarçur etmesin, bıraktığımız serveti daha da çoğaltmayı öğrensinler” derler.
İş hayatında daha çabuk ve istikrarlı başarılar yakalamanın yolu ZAMANI ve ZAMANLAMAYI iyi kullanmalıyız. Birilerinin boş zamanını (boşluk) dolduran (soytarısı) değil, PİYASADAKİ boşlukları dolduran olmak gerek. Ya tozu dumana katarsınız, ya da tozu dumanı yutarsınız. Size şu elimdeki aletin hikayesini anlatayım. (ceviz kıracağı)
Bu alet beş yıl önce yoktu. Bu alet yerine çekiç kullanılarak ceviz kırılırdı. Bu aleti icat eden zekasından değil, çaresizliğinden icat etmiştir.
Bu aleti yapan şahıs belden aşağısı felçli bir köylü. Yaptığı iş, cevizin içini bir bütün olarak çıkarıp esnaflara satmak. Çekiç ile eline vurmaktan gına gelmiş ve bu aletin ilkelini yapıp cevizleri daha hızlı kırmış ve daha bütün ceviz içi çıkarmayı başarmış.
Bu aleti icat etmekle hem elini ezmekten kurtulmuş, hem kısa sürede daha fazla ceviz kırabilmiş, zamanı iyi değerlendirmiş. Hem kırdığı cevizde fire oranını düşürmüş, verimi arttırmış. En önemlisi de kendi gibi bu işi yapanlara faydalı olmuş.
Tek beceriksizliği “akıl terine” sahip çıkamaması. Onun akıl terini bir kurnaz çalmış ve akıl terini, alın terine dönüştürerek ondan büyük paralar kazanmış. Akıl terinize iyi sahip çıkın. Aksi taktirde akıl terinizi, keşif ve icatlarınızı size en yakın mesai arkadaşınız, evinizdeki kardeşiniz, hatta çalıştığınız ortağınız, patronunuz çalar ve sizi çırak çıkartır.
Alın terinizi kimse çalmaya yeltenmez, çünkü alın teri zor zanaattır.
Akıl terine sahip çıkabilmenin en iyi yolu akıl terinizi, alın terine dönüştürme kabiliyet ve beceriniz olmalıdır.
Sizler çok ders çalıştığınızda ve sınavda iyi not aldığınızda bunu kimse gasp edemez. O not sizi sadece sınıf geçirir. Akıl teri ise size aittir ve onu çevrenizdeki tüm insanlar gasp edebilir. Çünkü, akıl fiziki değil, sanaldır, metafiziktir.
FARADAY’ın dediği gibi: “Çok az çabayla, çok fazla başarılar elde edilebilir. Yeter ki aklımıza, sezgilerinizi, empatinizi asistan yapın.
Yeni şeyler keşfedemiyorsan yeni şeyler olmadığından değil, sizin meraksızlığınızdandır, tembelliğinizdendir.
Dünyada keşfedilen, icat edilenin, mutlaka daha mükemmeli, sizin keşfinizi, icadınızı bekliyor olacaktır. Başarının sırrı:
İMKANSIZI BAŞARMAK OLAĞANÜSTÜ ÇABA HARCAMAYI GEREKTİRİR.
Yeğenim Nesime EKİNCİ’nin hikayesinden feyiz alın. Nesime fiziksel engelli olmasına rağmen üniversiteyi bitirdi ve şuanda çiftliklerinde muhasebe işlerini yürütüyor.
Kimsenin yapmadığını yapmalı. İhtiyaçları iyi takip etmeli. Konferans ve fuarlara gidin.
Yeni ürünler sunmalı, Yeni talepler yaratmalı. Hatko suni çim üretimi, eski lastiklerden granül elde etmesi, yeni jenerasyon oğlu Güşan’ın marifetidir.
HATKO Şirket sahibi Sayın Erdem ÜNLÜÇETİNKAYA müteahhitlik yapıyordu. Büyük oğlu Güşan sizin gibi üniversiteyi bitirdi ve sık sık uluslar arası fuarlara gidiyordu. Sonunda bir fuarda suni çim gördü ve araştırmasını yaptı. Türkiye ve başka ülkelerin suni çime ilgisini, ihtiyacını araştırdı. Sonunda bunu yapmaya karar verdi. İlk çim işinden zarar etti. Ancak mücadeleden yılmadı. Sonunda müteahhit babasını da ikna ederek Osmaniye Organize Sanayi de küçük bir suni çim üretim tezgahı kurdu.
Suni çime Türkiye içinden ve özellikle Asya, Orta Asya ve Arap Yarımadası ülkelerden yoğun ilgi ve istek oluşunca küçük tezgahı büyük fabrikaya dönüştürdüler. Bu ülkelere hem suni çim satıyorlar, hem de baba mesleği olan müteahhitliğini de üstlenir oldular. Yurt dışında tercih edilen bir marka oluşturdular. Şu son aylarda da Türkiye’nin ve Belediyelerin kabusu olan kamyon lastiklerinin geri dönüşüm teknoloji ile granül üretiyorlar. Granülü de hem kendileri kullanıyor, hem de ihraç ediyorlar. Kuracakları enerji santralinde de kullanacaklarını belirtiyorlar. Amirlerine, arkadaşına eşine kızıp işi terk etmemeli., işe küsmemeli. Aksi takdirde işin seni terk eder ve başkasına gider.

HAYATTA BAŞARILI VE HUZURLU YAŞAYACAKSAN;
Severek yapacağın bir işte çalışmalısın. Davranışlarına tahammül edebileceğin biri ile evlenmeli, tasarruf edebilen, lükse düşkün olmayan biri ile evlenmeli.
Kişinin lüks düşkünlüğü, marka giyim merakından, cafe, bar düşkünlüğünden kendinden varlıklı insanların yaşantısına özentisinden belli olur. Kadın yoklukta belli olur. Erkek çoklukta bozulur.

SON SÖZ:
Mahalleli meslek özentisinden uzak durun. Onu yapmaya yeltenmeyin.
Çünkü gördüğünüz o insanlar o meslekte yükselebilmek için çok büyük badireler yaşamış, büyük zararlar etmiş, çeşitli ayak oyunlarına maruz kalarak oralarda tutunmayı başarmış kişilerdir. Onlarda size aynı ayak oyunlarını oynarlar ve o mesleğin en hassas inceliklerini öğrenmiş kişilerdir.

SİZLER MEKTEPLİSİNİZ, ONLAR ALAYLIDIR
Sizler alın terine değil, akıl terine yönelin. Sizler bunun için buralara gelerek okuduğunuz. Bu ülkenin alın terine değil, AKIL terine ihtiyacı var. Japonyalı, Amerikalı, Avrupalı, ALIN TERİNİ ikincil emek kategorilerine itti. Onlar, fiziksel ALIN TERİ kategorisini Çin, Rusya, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere bıraktı. Mucitlik olan AKIL TERİNİ ise birincil emek kategorisine aldı. İleri teknoloji ve NANO TEKNOLOJİ ile akıl ihraç etmekteler. Alın teri, emeği ise dışarıdan ithal ediyorlar. 2010 yılları AKIL TERİ asrı ilan edilmiş durumda.”
Recep Ekinci’ye konuşma sonunda Prof. Dr. Yakup Bulut tarafından bir plaket verildi.

iskenderunhaber
iskenderun haber sitesinin haberlerini yayınlayan genel editörü.