YİNE Mİ DOLGU!

Çevreyle ilgili sayısız yazılar yazdım.. ‘Çıkar’ hesapları dorultusunda arada bir ses veren bazı sendikalar gibi ‘şovmenlik’ yapmadım.. ALİ CENGİZ oyunu oynayanların ‘GÜL’ bahçelerinden uzak durdum ve onlara yağdanlık görevi yapan bazı suskun gazeteciler gibi de olmadım..
Taşocağından tutun da, çevreyi kirleten her işletmeyi şikayet ettim.
Çok şükür defalarca ceza yazdırdıklarımız oldu..
Ama ötesine gidemiyoruz..
Bu aralar denizi doldurmak moda..
Bir bakmışsınız ki, bir işletme çıkıp şunu diyebiliyor:
“- Denizden 300-400 dönüm araziyi doldurmamız gerekiyor. Alanı kaplayıp, konteyner işinden faydalanacağız.”
Bu kadar basit yani..
Benzer iddialar var..
Sarıseki Belediyesi de, benzer bir endişeden sözetti..
Neresi bu yer?
Denizciler Birliği Deniz Nakliyatı ve Tic. A.Ş. DENBİRPORT Tesisleri..
Yani Sarıseki..
Firma, 25 yıl süre ile işletme hakkını aldığı tesislerle ilgili henüz tam anlamıyla bir yatırım yapmış değil..
Ama ilk iş olarak deniz dolgusunu düşünmeleri pek de hoş bir durum değil..
Yasal ya da değil..
Ama görüyoruz ki, sahilin dokusu gün geçtikçe yok oluyor..
Yazık ki, ne yazık!!!

ANLAMADIK!
İskenderun Belediye Meclis Salonu’ndaki 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile ilgili toplantıdan hiç kimse birşey anlamadı..
Dolayısıyla Cumartesi günü ‘Anlamadık’ manşetiyle çıktık..
Zira aklıma, İskenderun Kaymakamı Cemil Aksak’ın konuşması geldi..
Şehir plancılarına döndü, slaytta yer alan çevre düzeni planındaki renkleri sordu..
İyi ki de sordu.. Sormasaydı, o rengarenk haritada hangi rengin hangi alanı temsil ettiğini bilmeyecektik.. Gerçi ne farketti ki?
Planın, İskenderun’a ve çevresine avantajları var mı, yok mu, bilemedik!
Zaten.. Toplantı bitmeden, konukların yarısı salonu terketmişti..
Olacağı buydu.. Olay manşete düşünce de, tepkiler büyüdü..
Mesela, AK Parti Belediye Meclis Üyesi İbrahim Yaran’ın tespitlerini önemsedim..
Haftasonu aradı..
“Anlamadık başlığıyla toplantıyı tek kelimeyle özetlediniz” diyerek, konuya odaklandı. Sordum:
“- Bundan sonra ne olacak?”
Hemen cevap verdi:
“- Bu toplantı öyle geçiştirilemez.. Çok önemli bir mevzuydu. Biz konuklar madem bu anlatılanlardan birşey anlamadık. O halde, bu bilgilendirmenin ‘içi dolu’ olarak ve milletin anladığı lisan ile tekrarını istememiz gerekiyor. Bu en doğal hakkımız..”
Yine sordum:
“- Anlamamamızın sebebi neydi?”
“Çevre Düzeni Planı’nı anlatmak bu kadar zor olmamalıydı” diyerek, aşamalardan söz etti.. Nedir o aşamalar? Anlattı:
“- Birinci aşamada, kent olarak ‘hal ve gidişimiz’deki verileri ortaya koyacaklardı. İskenderun’un şu avantajları vardı, eksikleri de şunlardı diyeceklerdi. Öyle bir envanter duymadık. İkinci aşamada ise, bizler de şu eksikleri dizayn ettik, mevcutlara artılar sağladık, demeliydik! Deseydiler, vatandaşlar ya da konuklar söz sizde diyeceklerdi..”
Belediye Meclis Üyesi İbrahim Yaran’ın tüm bu tespit ve aşamalar bazında verdiği bilgilere katılıyorum..
Basit bir dil, ancak bu kadar ‘karmaşık’ bir lisana dönüşebilirdi..
Yazık oldu.. Bana sorarsanız, en yakın zamanda ilgililerden toplantının tekrarını istememiz gerekecek..
Gelecek adına doğru karar verecek olmanın bir anlamı da, burada..

BİLDİRGEYİ UNUTANLARA!
Kraldan kralcı diyorlar!
Varsın desinler..
Onlar ne yapıyor?
İzlerken nefesim kesiliyor. Kemiklerim sızlıyor..
Nereden gelir böyle bir öfke. Bu kin, bu nefret..
Bir insan ruhu nasıl böylesine taş bağlayabilir?
E merak ediyor insan..
Niye?
Oysa.. Sorgulama, öğrenme, tartışma, müdahale; kendini de dönüştürme çabası..
Hepsi var bu köşede..
Ama illa ki, “temiz gazetecilik” niyetine “Polyanna” yazmaktan yana taraf olmak isteyen birileri varsa hatırlatalım..
Ne diyor, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ndeki şu hassas madde:
– “Gazeteci başta barış, demokrasi, insan hakları; insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Ayrımcılık yapmadan halkların, bireylerin haklarını, saygınlığını tanır. Nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır.
Bir ulusun, topluluğun, bireyin kültürel değerlerini, inançlarını (inançsızlığını) saldırı konusu yapamaz. Her türden şiddeti haklı gösteren, özendiren, kışkırtan yayın yapamaz.”
Anlayana..!

HOŞUMA GİTTİ
‘Serseri Mayınlar’ filminden bir söz:
“-“Hep başkalarının dediğini yapacaksak, hayatı yaşamanın ne manası kalıyor?”

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.