TÜRKİYE GİBİYİM!

AKP eski milletvekillerinden Mehmet Soydan, bu aralar Ankara’nın nabzını yokluyor.
Yeni oluşum çalışmalarında yol haritası çizdiğini duydum.
Ama daha çok AKP’nin, Ankara temsilcisi gibi..
Geçtiğimiz hafta Antakya’daydı.
Yoğun bir dönem geçiriyor. Aktörlük ekseninde ser veriyor, sır vermiyor.
Ne yapacağını kestirmek güç.
Daha doğrusu, bilinmeyen üç boyutlu denklemlerle gazetecilerin karşısına çıkıyor.
Bazen bulmaca tadında sohbetlere girişiyor.
Bazen de çözümü kolay soruları da atlıyor..
Daha çok, labirent yollarında sürükleyici bir macereya girişiyor.
Mehmet Soydan’ı tanıyanlar bilir..
Zor bir adamdır..
Ama bir o kadar da yufka yürekli..
Verdiği mücadelenin arkasında durur, prensiplerinden taviz vermez..
Mücadele adamıdır..
Zor virajları sever..
Yenilgiden bile bir, ‘yaşam felsefesi’ çıkarır..
O’nun bir zafere ışık tuttuğunu bilir.
Hiç unutmam!
Bundan bir yıl önce, listeler açıklandığında şöyle demişti:
“- Her yenilgi bir zaferdir.. Bazen kazanırken kaybedilir, bazen de kaybederken kazanılır..”
Soydan’ın bu sözünü Pazar ve Cuma akşamları yeniden anımsadım.
Bir sebebi var elbet.
Türkiye Milli Takımı’nın, Çek Cumhuriyeti ile karşılaştığı dakikaları ve Hırvatistan galibiyetini hiçbirimiz unutamayız.
Tarihi zaferleri yaşadığımız günlerde cep telefonum çaldı.
Açtım, karşımdaki ses coşkulu bir ses tonuyla, “İşte ben Türkiye gibiyim!” diyerek, gürledi..
Şaşırmadım..
Bu durumu..
Türkiye’nin 2-0 mağlubiyetten, Çek Cumhuriyeti gibi güçlü bir takımdan 3-2 gibi bir skorla maç koparmasına..
Ya da, 119. dakikada yarı final umutlarımızı yitirdiğimizi sanarken, bir dakika sonraki Semih’in ‘Hayat öpücüğüne’ bağlıyorum.
Mehmet Soydan’ın, “Türkiye gibiyim!” sözü, o yüzden bana yabancı değil.
Çok amaçlı bir başlık taşıyor özünde..
Bilinmeyen bir denklem değildir aslında..
Adres belli..
Mesaj, geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Belli ki, 22 Temmuz seçimlerine büyük bir atıf var.
Tribünlere oynadığını biliyorum da, beni daha çok rahat tavrı düşündürüyor.
Zaman zaman sohbetlerimizde, gülüyor, yorum yapıyor, fıkralar anlatıyor vs. vs..
Ama konu siyasetten açılınca, ciddi bir yaklaşımla, gündeme dair önemli ipuçları veriyor..
Ben bunları düşünürken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir söz geldi aklıma:
“- Başarı için 90 dakika yetmiyor, son nefesimize kadar mücadelemizi sürdürmeliyiz. Başarmayı hak ettiğinizi düşünüyorsanız asla mücadeleyi bırakmayacaksınız.”
Ne dersiniz..
Mehmet Soydan’ın, 90 dakika sonunda elde edeceği sonuç, hangi siyasi açılıma işaret ediyordur?
Tamam, ‘yenilgi sonrası zafer’ diye okkalı bir söz patlattı. Ama bu sözün hangi anahtar sözcükle eşdeğer olduğunu bir sır olarak ‘beklemeye’ aldı.
Hayat sürprizlerle doludur.
Belli ki, 90 dakika henüz bitmedi.
‘Siyaset’ sahasında uzatmaların bile bir anlamı var.
Ama bakıyorum ki, sahadaki oyuncular şimdilik kısa ‘paslarla’ top çeviriyorlar.
Bakalım hangi golcü, yeteneğiyle aklını birleştirip, kaleyi zorlayacak?
Tahminimce..
Bu maç çok gollü geçecek çoook!
HAYATIMIZ PİS!
Son on yılda, 13 milyon metrekare orman tesisler için feda ediliyor. Yollar nedeniyle ormanlar kesiliyor.
Amanoslar ve koca Toroslar, orman alanları madencilik için talan ediliyor.
Ama, biz halen bunun farkında değiliz..
Ormanlar açısından çevre vaziyeti utandırıcı.
Dört bir tarafımız beton..
Betonu seviyoruz..
Prefabrik düşmanıyız..
Pırıl pırıl deniz.
Nerdeee?
Göl ya da ırmak ve nehir.
Kurudular!
Türkiye’de kirlenmemiş akarsu, göl ve deniz bulmak artık kolay değil.
Payas’ın büyük bir kısmı ve ötesi, pek çok yeri kirlilik nedeniyle denize girmenin yasaklandığı alanlar.
Bizim kıyılarımız da farklı değil.
Her yer turizm, ikinci konut alanı..
Bilemediniz villa!
O kadar ki, tarım alanlarımız azalıyor.
Balıklar kirlilikten yaşayamıyor.
Çevrecilerimiz bir var, on ay yoklar!
Bunlara ilişkin haber, yazı, fotoğraflar gündemde bir gün kalıyor, sonra herkes yine bildiğini okuyor.
Pisiz neticede..
Hayatımız pis!

AKP eski milletvekillerinden Mehmet Soydan, bu aralar Ankara’nın nabzını yokluyor.Yeni oluşum çalışmalarında yol haritası çizdiğini duydum.Ama daha çok AKP’nin, Ankara temsilcisi gibi..Geçtiğimiz hafta Antakya’daydı.Yoğun bir dönem geçiriyor. Aktörlük ekseninde ser veriyor, sır vermiyor.Ne yapacağını kestirmek güç.Daha doğrusu, bilinmeyen üç boyutlu denklemlerle gazetecilerin karşısına çıkıyor.Bazen bulmaca tadında sohbetlere girişiyor.Bazen de çözümü kolay soruları da atlıyor.. Daha çok, labirent yollarında sürükleyici bir macereya girişiyor.Mehmet Soydan’ı tanıyanlar bilir..Zor bir adamdır..Ama bir o kadar da yufka yürekli..Verdiği mücadelenin arkasında durur, prensiplerinden taviz vermez..Mücadele adamıdır..Zor virajları sever..Yenilgiden bile bir, ‘yaşam felsefesi’ çıkarır..O’nun bir zafere ışık tuttuğunu bilir.Hiç unutmam!Bundan bir yıl önce, listeler açıklandığında şöyle demişti:“- Her yenilgi bir zaferdir.. Bazen kazanırken kaybedilir, bazen de kaybederken kazanılır..”Soydan’ın bu sözünü Pazar ve Cuma akşamları yeniden anımsadım.Bir sebebi var elbet.Türkiye Milli Takımı’nın, Çek Cumhuriyeti ile karşılaştığı dakikaları ve Hırvatistan galibiyetini hiçbirimiz unutamayız.Tarihi zaferleri yaşadığımız günlerde cep telefonum çaldı. Açtım, karşımdaki ses coşkulu bir ses tonuyla, “İşte ben Türkiye gibiyim!” diyerek, gürledi..Şaşırmadım..Bu durumu..Türkiye’nin 2-0 mağlubiyetten, Çek Cumhuriyeti gibi güçlü bir takımdan 3-2 gibi bir skorla maç koparmasına.. Ya da, 119. dakikada yarı final umutlarımızı yitirdiğimizi sanarken, bir dakika sonraki Semih’in ‘Hayat öpücüğüne’ bağlıyorum.Mehmet Soydan’ın, “Türkiye gibiyim!” sözü, o yüzden bana yabancı değil.Çok amaçlı bir başlık taşıyor özünde..Bilinmeyen bir denklem değildir aslında..Adres belli.. Mesaj, geniş bir yelpazeyi kapsıyor.Belli ki, 22 Temmuz seçimlerine büyük bir atıf var.Tribünlere oynadığını biliyorum da, beni daha çok rahat tavrı düşündürüyor.Zaman zaman sohbetlerimizde, gülüyor, yorum yapıyor, fıkralar anlatıyor vs. vs..Ama konu siyasetten açılınca, ciddi bir yaklaşımla, gündeme dair önemli ipuçları veriyor..Ben bunları düşünürken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir söz geldi aklıma:“- Başarı için 90 dakika yetmiyor, son nefesimize kadar mücadelemizi sürdürmeliyiz. Başarmayı hak ettiğinizi düşünüyorsanız asla mücadeleyi bırakmayacaksınız.”Ne dersiniz.. Mehmet Soydan’ın, 90 dakika sonunda elde edeceği sonuç, hangi siyasi açılıma işaret ediyordur?Tamam, ‘yenilgi sonrası zafer’ diye okkalı bir söz patlattı. Ama bu sözün hangi anahtar sözcükle eşdeğer olduğunu bir sır olarak ‘beklemeye’ aldı.Hayat sürprizlerle doludur.Belli ki, 90 dakika henüz bitmedi.‘Siyaset’ sahasında uzatmaların bile bir anlamı var.Ama bakıyorum ki, sahadaki oyuncular şimdilik kısa ‘paslarla’ top çeviriyorlar.Bakalım hangi golcü, yeteneğiyle aklını birleştirip, kaleyi zorlayacak?Tahminimce..Bu maç çok gollü geçecek çoook!
HAYATIMIZ PİS!Son on yılda, 13 milyon metrekare orman tesisler için feda ediliyor. Yollar nedeniyle ormanlar kesiliyor.Amanoslar ve koca Toroslar, orman alanları madencilik için talan ediliyor.Ama, biz halen bunun farkında değiliz..Ormanlar açısından çevre vaziyeti utandırıcı.Dört bir tarafımız beton..Betonu seviyoruz..Prefabrik düşmanıyız..Pırıl pırıl deniz.Nerdeee?Göl ya da ırmak ve nehir.Kurudular!Türkiye’de kirlenmemiş akarsu, göl ve deniz bulmak artık kolay değil.Payas’ın büyük bir kısmı ve ötesi, pek çok yeri kirlilik nedeniyle denize girmenin yasaklandığı alanlar.Bizim kıyılarımız da farklı değil.Her yer turizm, ikinci konut alanı..Bilemediniz villa!O kadar ki, tarım alanlarımız azalıyor.Balıklar kirlilikten yaşayamıyor.Çevrecilerimiz bir var, on ay yoklar!Bunlara ilişkin haber, yazı, fotoğraflar gündemde bir gün kalıyor, sonra herkes yine bildiğini okuyor.Pisiz neticede.. Hayatımız pis!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.