TOPLUMSAL DUYARLILIĞIMIZ İSTENİLEN DÜZEYİN ALTINDA!

Zaman zaman bu köşeden araştırma konularına yer veriyorum. Türkiye’de neler olup bittiğini rakamlarla öğreniyoruz. Hangi konu olursa olsun, yaşanan değişim ve gelişmeler hakkında bilgi sahibi oluyoruz.
Gerçi İskenderun’daki sivil toplum kuruluşları, kent adına bir ‘yol haritası’ belirlerken, nedendir bilinmez, denek bazında yerele indirgenen araştırmalardan kaçınıyorlar.
Şimdi değineceğim konu, Ankara menşeli.
Araştırmayı yapan da Türkiye Genç İşadamları Derneği..
Gönül isterdi ki, bu araştırmanın altına İskenderun Genç İşadamları Derneği Yönetimi imzasını atabilseydi!
Yani İskenderun’u baz alıp, yerelleştirseydi..
İşte detaylar..
Dernek, “Vatandaş Sokak Çocuklarına Nasıl Bakıyor?” başlığıyla bir araştırma yapıyor.. Adını da koyuyor..
Vatandaş, sokak çocuklarını “suça itilen, istismara maruz kalan ve madde bağımlısı” olarak görüyor.  Bir de rahatsızlığını dile getiriyor:
“- Sokak çocuklarını tehlikeli görüyoruz ama, acıma duygusu da hissediyoruz.”
Türkçesi şu:
“- Bişeyler yapsak mı, bilemiyoruz!”
Yani hep kararsız ve halen beklemede..
Duygusal takılıyoruz anlayacağınız..
Hem üzülürüz, hem de sahip çıkmak adına birşeyler de yapmayız..
Bin 149 denek üzerinde yapılan araştırma, sokak çocuklarının kentlerde artmasının nedenlerini de sıralıyor.
* Yoksulluk
* Ailenin çocuğu istememesi..
* Nüfusun artışı..
* Aile içi şiddet..
Bunları biliyoruz..
Peki, sokak çocuklarının sorunlarını çözmek üzere kurulan sosyal hizmet kurumları yok mu? Elbetteki var..
Ama tatmin edecek düzeyde değil..
Bir de koordinasyon eksikliği var..
Defalarca yazdım..
– Sokağa düşen çocuk, mutlaka suça ve suç örgütlerine katılmayı düşünür..
Sokak çocuklarını buna teşvik eden de, toplumsal duyarlılığımızın istenilen düzeyde olmaması..
Sosyal Market bunun için kurulmadı mı?
İskenderun Kaymakamı Sayın Cengiz Horozoğlu’nun bu önemli gayret ve hizmeti sahipsiz mi kalmalı?
Halbu ki kişisel çabalarımızla, daha fazla ilgi ve alaka gösterebilseydik, bugün sosyal market sayısını İskenderun’da artırabilirdik.
Gıda Bankası’nı kurabilirdik.
Bu konudaki en somut ve en duyarlı hizmet, Tosyalı Ailesi’nin ‘Sevgi Evleri’ projesidir.
Yetmez..
İskenderun’da yaşayan bir vatandaş olarak ne yapıyoruz?
Hangi toplumsal bütünleşmeye müdahil olabiliyoruz?
Yanıtı ortada.. Konuşuyoruz ama destek çıkmıyoruz..
Soruyorum.. Bir aile olarak, çocuğumuza karşı hangi tedbirleri alıyoruz, yasal düzenlemeler yeterli mi?
– 16 yaş ve altındaki çocukların ailesinin izni olmadan seyahat etmelerini kısıtlayan yasal düzenleme yapabildik mi?
– 12 yaşın altındaki çocukların sokak, cadde, park ve eğlence merkezlerinde gece 22.00’den sonra yalnız dolaşmalarını kısıtlamayan ve sorumluluğunu yerine getirmeyen aileler hakkında cezai yaptırımlar getiren yasal düzenlemeler yapıldı mı?
– Çocuğunu okula göndermeyen veya devamını sağlamayan aileler hakkında İlköğretim Kanunu’nun öngördüğü hükümler uygulanıyor mu?
Şimdi herkes elini vicdanına koysun ve düşünsün..
Çocuklarımıza ne kadar sahip çıkıyoruz?
Buna sivil toplum kuruluşları da dahil!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.