İHALELER, ADRESE TESLİM Mİ?

İskenderun Belediyesi’deki ihalelerin şeffaf olacağı yönüde iyi niyet mesajlarını hep birlikte okuduk.. Yanılmıyorsam, -8 ay içinde- Ramazan paketleri dışında gerçekleşen ihalelerden haberdar olmamıştık..
Birkaç kez nedenini arıştırdık..
Dediler ki, “Kimsenin hakkını yemiyoruz, ihaleler şehir içi ve şehir dışı tüm firmalara açık!”
Eyvallah.. İyi de olacağı düşüncesiyle, pek oralı olmamıştık..
Hata etmişiz..
Kulağımıza üflenen dedikodular, pek hoş hadiselerin yaşandığını göstermiyor..
Aksine, birilerinin ‘müdahele’si söz konusuymuş..
Uzatmayım.. İddialara bir göz atalım..

İDDİA 1:
* Sinek ve benzeri haşerelerle mücadelede kullanılan ilacın temini için İskenderun Belediyesi’nin açtığı ihalede bazı kokular geliyor.. Şartnameye eklenen ‘iki etkin madde’ yüzünden firmalar teker teker dökülüyor.. Şikayetler, itiraz dilekçeleri havada uçuşunca belediye idaresi geri adım atıyor..
Diyorlar ki..
Kasıt var..
Kusurlu hareket..
Nedir o?
İhalede güdülen anlayışın ‘adrese teslim’e endeksli olması..
Yani, ilaç işi ‘anlaşmalı’ olarak birilerine verilmek isteniyor..
O birilerinin müdürü, Bursa’da gözaltına alınıyor, iyi mi?
Fıkra gibi.. İnsan inanmak istemiyor tabi..

İDDİA 2:
Güvenlik işi ihalesine girecek firmaların, belediyeden ‘ihale şartnamesi’ talep etmesi kadar doğal birşey olamaz, öyle değil mi?
Ama hayır.. Olmuyor, beceremiyorlar.. Çünkü bir takım gizli eller devreye giriyor..
Şartname yok diyorlar!
Hır gür çıkarıyorlar.. Derken, itirazlar, şikayetler yerini buluyor..
Bakıyorlar ki, olacak gibi değil!
Firmalara ‘buyrun gelebilirsiniz” deniyor!
Öyle ya.. Ekmeği sadece biri yiyecek.. Ensesi kalın ya o beyfendinin.. Her yerde sadece onun firması veya ismi var..
Eskiden kimin yanında koşturduğunu herkes biliyor.. Devir bitti, sultan öldü..
Şimdi istiyor ki, yeni, yine, yeniden iş bitirecek..
Üzülüyorum tabi.. Memlekette, güvenlik işini yürütecek başka firmamı yok..?
İhale kanunu ortada.. Kim en düşük teklifi verirse, iş onundur!
Ama yok.. Birileri sindirilecek, illa ki!
Korktuğum şu ki, İskenderun Belediyesi sanki bu duruma göz yumuyor..
Bu fotoğrafa dikkatle bakın… Bakalım siz de görecek misiniz, o isimleri?

İDDİA 3:
İskenderun Belediyesi’nin ‘kuru gıda iş alımı’ Kilis’ten bir firmada kaldı.. Onun üstünde teklif veren bir firmada bastırıyor.. Kilis’li o firmaya baskı kuruyor..
Çekil diyor, başka da birşey demiyor!
Niye?
Çünkü iş tatlı.. Üstelik olaya ‘yerli’ markası koyunca, destek bulacağını sanıyor..
Kimdir o? Bir belediye meclis üyesinin yakını mı?
Onu da müsaade edelim de, İskenderun Belediyesi’nin değerli idarecileri bulsun!
Evet, bunları niye yazdım?
İskenderun Belediyesi’nde gerçekleşen ihalelerden hiç bir basın mensubunun haberi olmuyor.. İşte, iddialar ortada..
Belki de, ben yanılıyorumdur..
Belki de, iddiaları kulağımıza üfleyenler yanlış bilgiye sahipler..
O halde, yapılacak tek şey, bu iddiaları çürütmek..
Köşemden, bu iddiaların tüm cevaplarını yazmaya hazırım.. Yok eğer, bir takım şaibeler söz konusu ise, gereğinin yapılmasını istemek de, bir vatandaş olarak hakkımdır..
Yetimin hakkı öyle kolay boğazdan geçmez, bilesiniz!

GAZETE YÖNETİCİLİĞİ DERİN BİR YALNIZLIKTIR!
Bu başlığı, Hürriyet’in genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün yazısından çekip, aldım..
Çünkü, o söz biz gazetecileri anlatıyor..
Yalnızlığımızı tek kelimiyle özetliyor..
İnsanlar istiyorlar ki, hep gazeteciler iyi şeyleri yazsın, kendilerinin reklamını yapsın..
Tersini yazabilmek günahtır, onlar için.. Çünkü, eleştiriler karşısında gazeteciler istenmeyen adamdır.. Kötüdür, fenadır..
Oysa her gazeteci, insandır..
Bizler de, gazeteciliğin ağır ikliminden kurtulduğımız zaman, kendimizle baş başa kalabildiğimiz anlarda herkes gibi bir insan muhasebesi yaparız.
Dostlarımız kimdir?
Kimlerdir, kimlerin nesidir?
Biz dost bildiklerimize güveniyoruz da, acaba onlar bize güveniyor mu?
Böyle anlarda gündelik hayattan, kafamızı alır başka yerlere gideriz.
O sıradanlaşmış yalnızlığı kendi halimizde yaşarız..
Ama yine de yazarız.. Memleketin geleceği için çırpınır, dururuz..
Yeni dostluklar ediniriz..
Güveniriz..
Ve son zamanlarda görüyorum ki, gerçek dostların sıcaklığı, yanıbaşımızda tütmüş..
Dün, böyle bir dostun memleket için çırpınışlarını gördüm..
Üzüntülerini, korkularını, endişelerini paylaştım..
Demem o ki, dostluklar olmadan yaşamın bir anlamı olmaz..
O dostluklar ki, İskenderun’a anlam katıyor, gelecek vaadediyor..
Ya onlar yoksa..?
***
Ne demiş üstad:
– Hayat bazen insanı zor bir imtihandan geçirir.
Öyle anlarda, en değer verdiğiniz şeyleri bile bırakırsınız.
Bırakırsınız, geriye kalan sizindir..
Ne kalmışsa…
İşte onunla hayata devam edersiniz.
Son çare bu mu?

GÜNÜN SÖZÜ
Akıllı olmak bir şey değildir. Önemli olan aklını kullanabilmektir.
Descartes

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.