ATIL BİNALARI YOK SAYMAK ARTIK MÜMKÜN DEĞİL! İSDEMİR’E BAKIYOR.

E-91 karayolu üzerinde.
Beş katlı binalar, sıvası, kapısı ve boyası üzerinde..
Yanılmıyorsam, karayollarına ait bir yer..
Çuval dolusu para harcanmış..
Kimselerin kaldığı yok.. İn/cin top oynuyor..
Kendi kaderine terk edilmiş..
Aslında tam bir bina değil, kısmen yontulmuş..
Katlarda sayısız oda var.
***
Yalnız bir eksiği var.. Binalar hangi kuruma aitse, yazışmalarla tekrardan modern bir yapıya dönüştürecek düşünce..
Normaldir.. Bizim memlekette, para harcanan, sonra da atıl durumda kalan onlarca bina veya tesisler var..
Doğrudur.. Bizde, üç/beş kuruş daha harcayıp, fakir/fukaraya verelim de, yüzleri gülsün, diyen bir makamı beklemektense, binaların kaderine terk edimesini seyretmek gibi bir anlayış var..
Devletin parasıyla yapılan beton yığınlarını kullanır hale getirmeyi istemeyiz..
Hiçbir şey yapamıyorsak, var olanları rehabilite merkezine dönüştürmeyi kabullenmeyiz..
Ben prosedürlerden anlamam..
Ama onlarca tesisin, göz göre göre çürümesine de gönlüm razı olmaz..
Orhan Tepe civarında da çürümeye yüz tutmuş onlarca lojman var..
Olduğu yerde duruyor.. Vicdanımız da, nedense hiç  sızlamıyor..
Bakmak bedava ama…
Bir huzurevi deseniz, yok İskenderun’da..
Çok şükür, böyle bir binayı kentimize kazandırmak gibi bir arayışımız da yok..
Mesela.. İskenderun’da, sahipsiz çocukları koruma derneği var..
Ama onları koruyacak, topluma kazandıracak bir tesis yok..
Bunca sahipsiz bina kaderine terk edilirken, söylemde bülbül gibiyiz maşallah!
İcraatımız sıfır ama!
İSDEMİR’in karşısında duran binalar kullanılamaz halde..
Orhan Tepe’deki lojmanlar bakımsız halde..
Sahiden.. İskenderun Belediyesi’nin kullanım hakkına sahip olduğu eski İbrahim İnal Hastanesi’ne ne oldu?
Unutmadan.. Arsuz yolu üzerindeki İssos Otel’in yan tarafında atıl vaziyette bulunan Sağlık Karantina Merkezi de, AMATEM (Alkol ve Madde Bağımlılığı, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi)’ne dönüştürülecekti..
Buraya ne oldu?
Daha bitmedi.. İskenderun İmam Hatip Lisesi bahçesine inşa edilen bina niye atıl durumda bekliyor? Ya da Şehit Yener İlköğretim Okulu niye boş?
Sanayi Sitesi içinde yıllardır eğitim veren, benim de orta okul yıllarımın geçtiği Atatürk İlköğretim Okulu’nun akıbeti ne olacak?
Karaağaç’ta kullanılmayan bir ilköğretim okulu binası var ki, akıllara zarar..
Herşey para değil maalesef!
Madem kullanmayacaksın, o halde niye yapıyorsunuz?!
Yersen tabii ki..
Hayırsever çok İskenderun’da..
Yaptırırsın üç/beş okul, gerisini unuttursun millete..
***
Görmek için gözlük gerekmiyor.. Herşey ortada..
Varlık içinde yokluk çekiyoruz..
Hiç kimseden, lüks bir yapıt beklediğimiz yok..
Atıl durumdaki her binaya, kristal avizeler takılsın.. Odaları en kral dekorasyoncular tasarlasın, şeklinde bir endişemiz de yok…
Yeter ki, binalar kullanışlı hale gelsin..
Oysa yerel idareciler, ilgili kurumlar ya da milletvekilleri bu işe destek verseydi, İskenderun’da yaşam standardı daha çok yükseklere taşınırdı diye düşünüyorum.
Yetkililere önerim, çalışmalarını bu yönde derinleştirmeleridir!

AVUKATLIĞI KİM YAPIYOR?
Ey gazeteci milleti!
Farkında mısınız?
Öyle tuhaf bir devirde yaşıyoruz ki..
Her Allah’ın günü birilerinin verdiği ayarlarla güne başlıyoruz..
Üstümüz çiziliyor..
Niye? Birileri mutsuz iken, bizde ağlamalıymışız!
Ben mutluyum dedim ya, sevgili arkadaşlarım arkamdan sevinç gözyaşları mı dökmüş?
Sevinmeli dostlarım..
Elbette ki, benim yazdığım bir yazıyı herkesin beğenmesi gibi bir lüksü yok..
Ama aynı haktan ben de faydalanmalıyım, öyle değil mi?..
Birileri umutsuz diye, benim de mutsuz olmam beklenemez..
Kaldı ki, kendi mutluluğumdan payeler çıkarırken, kurumların yanlış hizmet politikaları ‘eleştirilemez’ diye yasal bir imtiyaz var da, ben mi bilmiyorum..
Oh ne güzel.. Seveceksem, iyi günde kötü günde, sağlıkta ve hastalıkta birlikte mi olmam gerekiyor, birileriyle?
Niye evlilik sözleşmesi mi imzaladım..?
Sizi bilmem birader, ben sırf çakmak için çakmıyorum..
Sizin gibi çakma polemikçiler grubuna üye de değilim..
Susmam gereken zamanlarda susarım..
Sanki memlekette \”En kolay soruyu soracak gazeteci yarışması\” düzenlenmiş, onlar da jürilik yapıyorlar..
Bir \”soru sorma\” mesleği olan gazeteciliği, hiç soru sormayarak, hep aynı teraneleri yazdırarak, yapılacak meslek haline getirdiler..
\”Mesafesiz bir temas\” istiyorlar bizden..
Arkadaşlarım yanılıyor..
Evet ben dün de yapılan ‘olumlu’ icraatlardan ötürü mutluydum, bugün de..
Ama, tepelerin sorunu 15 yıldır çözüme kavuştu mu?
Su şebekesi 15 yılda yenilendi mi?
Taş ocağı meselesi çözüldü mü?
Çankaya’daki çöplüğün kirli dumanı söndürüldü mü?
Buna ne diyecekler..
Ama bugün görüyoruz ki.. Daha ilk altı ayda, ama eksik ama tam, doğru yönde ‘hizmet’ hamleleri var.. Fena mı?
İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek hiç olmasa samimi.. Gayret içinde..
Eleştirilerimiz eksiklerine, çevresine..
Ama bana göre, genel olarak, çoğu adımları da mutlu olmamızı sağlayan değerler yüklü..
Bu benim görüşüm, sizi bilmem!
Buna avukatlık diyorsanız, evet avukatım!

Yılmaz Akpınar
1974 doğumlu. Güney Medya'da müdür. İskenderun'un önde gelen gazetecilerinden.